Tesbih İbâdeti

'Tesbih' ibâdetinde Allah'ın büyüklüğüne yönelik bir hayret ifadesi bulunmaktadır. Bunun yanında, onda Allah'a ait yüceliğin itirafı ve O'nu noksan sıfatların uzağında görme inancı vardır.



Talha bin Ubeydullah diyor ki: Peygamberimize 'sübhânellah'ın tefsirinden sordum. Buyurdu ki: "O, Allah'ı, O'nun dışındaki her şeyden tenzih etmedir (uzak tutmadır." (Kurtubî, nak. Saffetü't-Tefâsir, 1/47)



Allah’ı tesbih etmeyi ifade eden âyetler Kur’an’da bir hayli fazladır. Kur’an, Allah’ı zikretmeyi ve tesbih etmeyi beraber anıyor. Bu durum her iki ibâdetin ortak yanları olduğunu gösterir.



“Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin. Ve O’nu sabah akşam tesbih edin.” (33/Ahzâb, 41-42; 3/Âl-i İmrân, 41)



Sabah ve akşam vakitleri zikir ve Allah’ı tesbih için en uygun zamanlardır. Ancak sabah-akşam ifadesi bütün günü kapsaması sebebiyle, âyet; Allah’ı her an zikredin, tesbih edin, bunu devamlı yapın anlamına da gelir. (Allahu a'lem)



“Şu halde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, Güneşin doğuşundan önce ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin.” (20/Tâhâ, 130; Ayrıca bkz. 40/Mü’min, 55; 50/Kaf, 39).



Birçok âyette ise, Hz. Peygamberi'in şahsında bütün mü'minlerin Allah'ı hamd ile tesbih etmeleri emrediliyor:



“Sen Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol.” (15/Hıcr, 98; Ayrıca bkz. 25/Furkan, 58; 52/Tûr, 48; 56/Vâkıa, 74, 96; 87/A’lâ, 1; 110/Nasr, 3).