2- Fetişizm (Büyü ve Korku Dini):
Fetişizmin temel faktörü ilkel insan psikolojisidir. Dolayısıyla belki de insan düşüncesinin ürünü olan tek dinsi inanç şekli fetişizmdir.
Fetişizm, sırf ilkel insan toplulukları arasında kendini göstermiş birtakım hurafî inanışlardır. Onun için fetişizmi tam bir din olarak tanımlamak doğru değildir. Bunun üç önemli sebebi vardır.
Birincisi: Fetişizmi bir din adı olarak ilk defa kullanan ne bir peygamber, ne de temelde ilahî mesaja dayanan herhangi bir dinin ruhani öncüleridir. Bilakis Dess Brosses adında bir araştırmacıdır. Üstelik 1760 lardan önceki din literatüründe bu kelime bulunmadığına göre böyle bir isim altında yeni bir dinin tanımını yapmak mümkün değildir.
Her ne kadar Bahailik, Kadiyanilik ve Kökten putçuluk gibi daha dün denecek kadar yakın geçmişte İslam'dan koparak oluşan dinsel kamplar da bugün bağımsız birer (batıl) din olarak tanımlanabilrlerse de bunlar temelde İslam'dan ve Hırıstiyanlıktan esinlenilerek tertiplenmiş uydurma dinler olmak itibariyle yine de ilâhî mesajların çarpıtılması sonucu varlık göstermişlerdir. Halbuki Fetişizm böyle değildir. Fetişizmin herhangi bir tevhid diniyle ilişkisi yoktur.
Fetişizm'in bir din olarak nitelenemeyeceğinin ikinci sebebi şudur:
Fetişistler ilkel insanlardır. Korkup ürktükleri hayvanlara, canavarlara ve tabiat güçlerine, sanıldığı gibi ibadet etmemekte, bilakis onların şerrinden korunmak için büyü diyebileceğimiz bazı araçlara baş vurmaktadırlar. Bu araçlar onlara göre kurtarıcı birer çaredir. Ancak büyü niteliğinde kullandıkları şeyler birer ibadet özelliği de taşımamaktadır. Onlar her ne kadar düşmanlarına karşı manevî birer silah olarak bu büyüleri kullanıyorlarsa da bu şeyleri yaratıcı ve kâinâtı yönlendirip idare edici güçler olarak görmemektedirler.
Üçüncü gerekçe ise: Fetişizm'de belirgin dini ayinler, ruhaniler ve mabed yoktur. Dolayısıyla bu inanışlara, ilkellikten kaynaklanan büyücü bir yaşam tarzı da diyebiliriz. Her şeye rağmen şirkin en rezil görüntülerinden biri de bu fetişist inanışlardır.
Hemcinslerinin seyrek bulunduğu kuytu çevrelerde doğa ile kucak kucağa yaşayan, bu yüzden gerek vahşi hayvan saldırısı, gerekse yıldırım düşmesi ve anî seller gibi başa çıkamayacağı tabiat olayları karşısında çaresiz kalan insan daima ürkek ve tedirgindir. Binaenaleyh onu, uygar ve eğitimli insandan ayıran en karakteristik psikolojik özellik budur. İşte ilkel insanın maddi olmayan imajlara karşı duyguları ve değer yargıları da büyük ölçüde tabiat olaylarının yönlendirdiği bu psikolojinin ürünüdür. Uygar insan, ilkel insan gibi zaman zaman korkulu anlar yaşasa bile risklere karşı daha akılcı yollara başvurur. Din onun için riskleri önlemede öncelikli bir araç değil, bilakis yaratıcıya karşı sırf kulluk amacını taşır. İşte ilkel insandan uygar insana, din kavramının yüklendiği anlam ve değer farkı budur.
Örneğin idam sehpasındaki bir mümin, kutsal metinlerden birşeyler okuyup üzerine üflediği, ya da iki rekat namaz kıldığı takdirde, burun buruna gelmiş olduğu (mukadder) bir ölüm tehlikesinden bu sayede kurtulacağına ihtimal vermez. Yani Allah (cc) dilememişse ibadet yaparak, ya da bu anlamda çeşitli rûhâni eylemlerde bulunarak bir şerri üzerinden defedemeyeceğine inanır. Buna rağmen sırf Allah'ın huzuruna imanla gitmek için yine dua eder. Çünkü Allah'a kesin surette iman eden insanın temel amacı şu veya bu beladan kurtulmak değil, bilakis Allah'a kul olmak ve kamil bir imanla âhiret âlemine intikal etmektir. Zira ebedi mutluluğun şartı dünyevî felaketlerden kurtulmak değil, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmaktır.
İlkel insana gelince o, yaptığı bir büyü ile, örneğin bir vahşi hayvan saldırısına karşı kendini sağlama almış olduğuna inanır.
Öyle ise uygar insanın ruhani eylemleri din niteliğini taşır. Buna karşın ilkel insanınki böyle bir nitelikten uzaktır.
Sonuç olarak diyebiliriz ki Fetişizm, ilkel insanda dinsel bir eğilim gibi görünüyorsa da kesinlikle din değildir. Bilakis çok ilkel bir şirk türüdür.
Şirk kavramına bir din anlamı yüklemek ise yerine göre değişir. Şirkin bir din olması şart değildir. Çünkü zâten gerçek anlamda din niteliğine sahip olan tek inanç kurumu İslam'dır. [172] İslam'ın dışındaki tüm geçersiz inanç kurumlarına din denilmesi ise mecâzîdir. Fakat şirk, daima tevhidin karşıtı olarak bilinir. Dolayısıyla müşrik kişi eğer herhangi bir şeyi bilinçle, Allah Teâlâ'nın kâinât üzerindeki egemenliğini etkileyici veya O'nun egemenliğinden bağımsız bir güç olarak görüyor -bu nedenle- o şeyden korkuyor, ya da Allah'a saygı gösterdiği biçimlerde O'na saygı gösteriyorsa bunu, ister bağımsız bir din adı altında, ister bir tören olarak, isterse bir büyü veya herhangi bir eylem olarak icra etsin, bunun adı şirktir. Bu bakımdan fetişist insan müşriktir.
Çünkü bu insanlar, fetiş denilen birtakım büyüler yapar, bu büyülerin birçok tehlikelere karşı manevî güçler olduğuna inanırlar. Ayrıca doğadaki etkileyici şeylerde üstün ruhlar bulunduğuna da inanırlar.
Örneğin yüksek dağları, bulutları ve nehirleri üstün güçler olarak görür, onları birçeşit kutsal sayarlar. Ancak kutsallığı bu şeylerin görünürdeki maddelerine değil, onlarda -sözde- gizli bulunan birtakım karşıkonmaz yüce ruhlara bağlarlar. [173]
Fetişizm, sırf ilkel insan toplulukları arasında kendini göstermiş birtakım hurafî inanışlardır. Onun için fetişizmi tam bir din olarak tanımlamak doğru değildir. Bunun üç önemli sebebi vardır.
Birincisi: Fetişizmi bir din adı olarak ilk defa kullanan ne bir peygamber, ne de temelde ilahî mesaja dayanan herhangi bir dinin ruhani öncüleridir. Bilakis Dess Brosses adında bir araştırmacıdır. Üstelik 1760 lardan önceki din literatüründe bu kelime bulunmadığına göre böyle bir isim altında yeni bir dinin tanımını yapmak mümkün değildir.
Her ne kadar Bahailik, Kadiyanilik ve Kökten putçuluk gibi daha dün denecek kadar yakın geçmişte İslam'dan koparak oluşan dinsel kamplar da bugün bağımsız birer (batıl) din olarak tanımlanabilrlerse de bunlar temelde İslam'dan ve Hırıstiyanlıktan esinlenilerek tertiplenmiş uydurma dinler olmak itibariyle yine de ilâhî mesajların çarpıtılması sonucu varlık göstermişlerdir. Halbuki Fetişizm böyle değildir. Fetişizmin herhangi bir tevhid diniyle ilişkisi yoktur.
Fetişizm'in bir din olarak nitelenemeyeceğinin ikinci sebebi şudur:
Fetişistler ilkel insanlardır. Korkup ürktükleri hayvanlara, canavarlara ve tabiat güçlerine, sanıldığı gibi ibadet etmemekte, bilakis onların şerrinden korunmak için büyü diyebileceğimiz bazı araçlara baş vurmaktadırlar. Bu araçlar onlara göre kurtarıcı birer çaredir. Ancak büyü niteliğinde kullandıkları şeyler birer ibadet özelliği de taşımamaktadır. Onlar her ne kadar düşmanlarına karşı manevî birer silah olarak bu büyüleri kullanıyorlarsa da bu şeyleri yaratıcı ve kâinâtı yönlendirip idare edici güçler olarak görmemektedirler.
Üçüncü gerekçe ise: Fetişizm'de belirgin dini ayinler, ruhaniler ve mabed yoktur. Dolayısıyla bu inanışlara, ilkellikten kaynaklanan büyücü bir yaşam tarzı da diyebiliriz. Her şeye rağmen şirkin en rezil görüntülerinden biri de bu fetişist inanışlardır.
Hemcinslerinin seyrek bulunduğu kuytu çevrelerde doğa ile kucak kucağa yaşayan, bu yüzden gerek vahşi hayvan saldırısı, gerekse yıldırım düşmesi ve anî seller gibi başa çıkamayacağı tabiat olayları karşısında çaresiz kalan insan daima ürkek ve tedirgindir. Binaenaleyh onu, uygar ve eğitimli insandan ayıran en karakteristik psikolojik özellik budur. İşte ilkel insanın maddi olmayan imajlara karşı duyguları ve değer yargıları da büyük ölçüde tabiat olaylarının yönlendirdiği bu psikolojinin ürünüdür. Uygar insan, ilkel insan gibi zaman zaman korkulu anlar yaşasa bile risklere karşı daha akılcı yollara başvurur. Din onun için riskleri önlemede öncelikli bir araç değil, bilakis yaratıcıya karşı sırf kulluk amacını taşır. İşte ilkel insandan uygar insana, din kavramının yüklendiği anlam ve değer farkı budur.
Örneğin idam sehpasındaki bir mümin, kutsal metinlerden birşeyler okuyup üzerine üflediği, ya da iki rekat namaz kıldığı takdirde, burun buruna gelmiş olduğu (mukadder) bir ölüm tehlikesinden bu sayede kurtulacağına ihtimal vermez. Yani Allah (cc) dilememişse ibadet yaparak, ya da bu anlamda çeşitli rûhâni eylemlerde bulunarak bir şerri üzerinden defedemeyeceğine inanır. Buna rağmen sırf Allah'ın huzuruna imanla gitmek için yine dua eder. Çünkü Allah'a kesin surette iman eden insanın temel amacı şu veya bu beladan kurtulmak değil, bilakis Allah'a kul olmak ve kamil bir imanla âhiret âlemine intikal etmektir. Zira ebedi mutluluğun şartı dünyevî felaketlerden kurtulmak değil, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmaktır.
İlkel insana gelince o, yaptığı bir büyü ile, örneğin bir vahşi hayvan saldırısına karşı kendini sağlama almış olduğuna inanır.
Öyle ise uygar insanın ruhani eylemleri din niteliğini taşır. Buna karşın ilkel insanınki böyle bir nitelikten uzaktır.
Sonuç olarak diyebiliriz ki Fetişizm, ilkel insanda dinsel bir eğilim gibi görünüyorsa da kesinlikle din değildir. Bilakis çok ilkel bir şirk türüdür.
Şirk kavramına bir din anlamı yüklemek ise yerine göre değişir. Şirkin bir din olması şart değildir. Çünkü zâten gerçek anlamda din niteliğine sahip olan tek inanç kurumu İslam'dır. [172] İslam'ın dışındaki tüm geçersiz inanç kurumlarına din denilmesi ise mecâzîdir. Fakat şirk, daima tevhidin karşıtı olarak bilinir. Dolayısıyla müşrik kişi eğer herhangi bir şeyi bilinçle, Allah Teâlâ'nın kâinât üzerindeki egemenliğini etkileyici veya O'nun egemenliğinden bağımsız bir güç olarak görüyor -bu nedenle- o şeyden korkuyor, ya da Allah'a saygı gösterdiği biçimlerde O'na saygı gösteriyorsa bunu, ister bağımsız bir din adı altında, ister bir tören olarak, isterse bir büyü veya herhangi bir eylem olarak icra etsin, bunun adı şirktir. Bu bakımdan fetişist insan müşriktir.
Çünkü bu insanlar, fetiş denilen birtakım büyüler yapar, bu büyülerin birçok tehlikelere karşı manevî güçler olduğuna inanırlar. Ayrıca doğadaki etkileyici şeylerde üstün ruhlar bulunduğuna da inanırlar.
Örneğin yüksek dağları, bulutları ve nehirleri üstün güçler olarak görür, onları birçeşit kutsal sayarlar. Ancak kutsallığı bu şeylerin görünürdeki maddelerine değil, onlarda -sözde- gizli bulunan birtakım karşıkonmaz yüce ruhlara bağlarlar. [173]
s1 harfi
- 1) İnsanın Kendisini/Hevâsını (Basit Arzu ve Şehvetlerini) Tanrılaştırması:
- 2) Şirk-i Teb'iz:
- Allah'ın Elçilerine İtaat Ederler
- Bâtıla İman:
- c- Gayr-i Müslimlerin Tapınaklarına İbâdet Kasdıyla Gitmek:
- Enaniyetin Sebepleri
- Halkı Saptırmak İçin Çaba Harcamaları
- Hz. Peygamber Ve Şiir
- İbrâhim / İçimdeki Putları Devir / Elindeki Baltayla / Kırılan Putların Yerine / Yenilerini Koyan Kim?
- Kur'an-ı Kerim'e Göre Şirk Koşan İnsanın Ruhsal Yapısı
- Mürtede Karşı Tavır:
- Sevgi, Hürmet ve Bağlılık Yönüyle Şirk. Bir İnsanı veya Nesneyi, İdeolojiyi Aşırı Şekilde Severek Putlaştırmak:
- Şamanizm'de Bazı Görüşler ve Âdetler
- ŞEHVET
- ŞEREFE
- ŞEYHÜLİSLÂM
- Şuf'a Hakkını Kullanma Şekli:
- Şuf'a'nın Sebebi:
- ŞÜPHE
- Zorluğa ve Zamana Karşı Dayanıksız Olmaları
- 2) Ataların Yolunu Körü Körüne Tâkip Etmek, Gelenekleri, Örf ve Âdetleri Yüceltmek, Irkçılık:
- 3) Şirk-i Takrib:
- Allah'tan Başkasının da Gaybî Yollarla Fayda ve Zarar Verebileceğine İnanmak:
- d- İbâdet Kasdıyla Herhangi Bir Şahsa Secde Etmek:
- Güç ve Zenginlik
- Hatalarında Direnmezler
- Hevânın Putlaştırılması
- Kur'ân-ı Kerim, Müşrik Anne Ve Babaların, Mümin Çocuklarına Ne Diyor:
- Mallarından Rahatlıkla İnfak Edememeleri
- ŞÂFİÎ MEZHEBİ