Din Dilinde Şerik

Din dilinde 'şerik', Allah'a ortak koşulan şeydir. Bunun çoğulu 'şürekâ' veya 'eşrâk' olarak gelir.



Şirk, Allah'a âit ilâhlığın birtakım özelliklerini başkalarına da tanımaktır. O özelliklerin başkalarında da olduğuna inanmaktır. Bazı kimseleri veya şeyleri ilâh saymak, onları Rabb bilmektir.



İşte şirk koşulan şeylere 'şerik' denmektedir. Öyle ki, şirk koşan kimse (müşrik), Allah'a inanmakla beraber, O'na gerek sayı olarak, gerek fiillerinde ortaklar, arkadaşlar bulmaktadır. Tıpkı bir mülk üzerinde birkaç ortağın söz ve hak sahibi olması gibi, kâinatın ve insanın tasarrufu üzerinde Allah ile başka yardımcılar, başka arkadaş veya ortaklar düşünmektir.



Âlemlerin Rabbi Allah (cc) bir tektir, ortağı, benzeri, yardımcısı yoktur. Doğmamış ve doğurmamıştır ve hiçbir şey O'na denk değildir. İslâm'ın Tevhid inancı böyledir. Allah'ın zâtında ve yapıp etmelerinde ortağı veya yardımcısı olamaz. "O'nun bir yardımcısı vardır, O'nun gibi başka ilâhlar da olabilir, birkaç ilâh vardır, falanca varlık tıpkı tanrı gibidir" ve benzer düşünceler Tevhid'e aykırıdır. Zâten İslâm ile şirk dini dediğimiz diğer dinler arasındaki son derece önemli fark budur.



Kur'ân-ı Kerim şöyle buyuruyor:



"Ve de ki: 'Hamd, çocuk edinmeyen, mülkte şeri'i (ortağı) bulunmayan ve düşkünlükten dolayı yardımcıya da (ihtiyacı) bulunmayan Allah'a âittir.' Ve O'nu tekbîr edebildikçe tekbîr et." (17/İsrâ, 111. Ayrıca bak. 25/Furkan, 2)



"De ki: 'Şüphesiz benim namazım, ibâdetlerim, dirimim ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah'ındır. O'nun hiçbir şerik'i (ortağı) yoktur. Ben böyle emrolundum ve ben müslüman olanların ilkiyim." (6/En'âm, 162-163)



Rabbimiz, Kur'an ile bütün insanlara, tarih boyunca uydurulan şirk dinlerini reddettiğini ve kendisinden başka hiçbir ilâh olamayacağını bildiriyor. Allah (cc) müşriklerin yakıştırdığı bütün sapık ilâh düşüncelerinden uzaktır (23/Mü'minûn, 91). Eğer Allah ile beraber başka ilâhlar da olsaydı, şüphesiz yerin ve göklerin düzeni bozulurdu (21/Enbiyâ, 22).



O'nun fiillerinde, sıfatlarında, Rablığında kesinlikle ortağı, yardımcısı, arkadaşı olamaz. Böyle şeyler ancak zayıflık, noksanlık, güçsüzlük gibi ârızaları olanlar için geçerlidir. Allah hakkında böyle şeyleri düşünmek yine Tevhid'e aykırıdır.



Bazı insanlar, Allah'ın şerikleri (ortakları) var diye inanmaktadırlar. Bazı şeyleri tıpkı Allah gibi düşünmektedirler. İlâh halinde getirdikleri şeyleri Allah gibi yüce, Allah gibi güçlü olduklarını, kendilerine iyilik edebildiklerini zannetmişlerdir.



"... Yoksa Allah'a, O'nun yaratması gibi yaratan şerikler (ortaklar) buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki, Allah her şeyin yaratıcısıdır ve O tektir, kahredici olandır." (13/Ra'd, 16)



Müşrikler, bazı şeyleri ilâh haline getirdikten sonra, bazıları doğrudan o ilâhlara tanrı diye, bazıları da kendilerini Allah'a götürecekler diye tapınmaya başladılar. Halbuki Allah (cc) bütün insanlara, 'sizi Ben yarattım ve rızkınızı da Ben veriyorum. Öyleyse ibâdeti yalnızca Bana yapın' diye buyurmaktadır (4/nisâ, 36).



Şirk dini üzerinde olanlar hem Allah'ın dışında birtakım ilâhlara ibâdet ederler, hem de o ilâhlar adına kurallar (şeriatlar) uydurup onu din haline getirirler. Allah ise onların bu tutumunu reddediyor (42/Şûrâ, 21).



Allah'a başka şeyleri 'şerik-ortak' koşanlar, aslında gerçek anlamda bir ilâh bulmuşlar ve gerçekten ona ibâdet ediyor değillerdir. Onların bu yaptığı bir 'zan' (sanı)dır, bir avunmadır (10/Yunus, 66). Yarın hesap günü şefaatçı olacakları zannedilen bütün 'şerikler-ortaklar' müşriklerin yanında olmayacaklar, onlara yardım edemeyecekler (6/En'âm, 94). Yine o gün müşrikler, yaptıkları hatayı anlayıp "Yâ Rabbi, işte bizim sana koştuğumuz 'şeriklerimiz-ortaklarımız' bunlardır" diyecekler, ancak o 'şerikler', müşriklerin sözünü geri çevirip onlara 'siz yalancısınız' şeklinde cevap verecekler. O yalancı ilâhlar Allah'a teslim olup müşrikleri terk edeceklerdir (16/Nahl, 86-87).



Allah (cc), "hani Bana ortak koştuklarınız?" diyerek, insanların kendisi hakkında şerik-ortak bulmalarını kesin bir dille reddediyor. Böyle yapanlar şüphesiz ki Allah'a iftira etmiş ve azabı hak etmiş kimselerdir (18/Kehf, 52: 28/Kasas, 62, 74).