Rab Konusunda Sahih İtikad

Âyet ve hadisler, evrende olup bitenlerin gelişi güzel ve tesadüfen olmadığını, aksine her şeyin, başlangıçtan itibaren sonuna kadar ilâhî bir irâdenin eseri olduğunu açıkça ortaya koyar. Beliren bu hakikatten sonra Allah'ın rablığı konusunda varılabilecek sonuçları şöyle sıralamak mümkündür:



Allah, âlemlerin rabbıdır. Her varlığın geçek sahibi Allah'tır. Varlıkların tümünü yaratan, eğiten, geliştiren, besleyen yegâne rabb Allah'tır. Allah'tan başka ma'bud kabul edilecek hiçbir varlık olamaz. Sevilerek kendisine ibâdet ve itaat edilecek tek rab ve ma'bud ancak Allah'tır. Rubûbiyet ve ülûhiyet sadece O'nun hakkıdır. İnsanlığın ilerlemesi ve medenîleşmesi, Rabbını tanımasıyla mümkündür. Allah'ı tek ve gerçek rab olarak tanımak; O'nun emir ve hükümlerine göre yürümek, Allah'a güvenerek başkalarının arzusunu O'nun emrinden üstün görmemek, O'nun hükümlerine uymayan her düşüncenin ve her işin bâtıl olduğuna inanmak demektir. Allah'ın yegâne rab olduğuna inanmak;  her işi yönetip tanzim edenin, yine her şeye sonsuz kudretiyle gâlip olanın ancak Allah olduğunu kabul etmek demektir.



Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, Allah'tan başka hiçbir rabba kul olmamak, her işi Allah için yapmak, O'nun emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçınmak, “Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur” ilkesi üzerinde ölünceye kadar sâbit kalmak, Allah'a itaatta dosdoğru yaşayıp hilekârlığa sapmamak, Allah'a tek rab olarak inanmak ve bunda doğru olmak demektir.



"Rabbımız Allah deyip sonra dosdoğru olanların üzerine melekler iner; Korkmayın, üzülmeyin. Size söz verilen cennetle sevinin. Biz dünya hayatında da âhiret hayatında da sizin dostlarınızız. Orada size canlarınızın çektiği her şey var. Orada size istediğiniz her şey var (derler)."  (Fussılet: 41/30-31)[34]



Tüm yaratıkları yönlendiren, ihtiyaçlarını karşılayan, âlemlerin rabbı Allah olduğu gibi; beşere Cenneti gösteren, onu terbiye eden de Allah’tır. Cehennemi gösteren ve ondan sakındırıp korkutan, Peygamberimiz’i gösteren ve O’na bağlanmayı teşvik eden de Rabbımızdır. Kur’an hakikatlarını gösterip insanın gözünü gönlünü açan, Kur’an’da kâinatı dile getiren, evreni anlatıp insanın karşısına apaçık gerçekleri ayan beyan seren, tek rab Allah’tır.



Varlığa gelen, vücuda eren bütün mahlûkatı terbiye eden Allah’tır. Ve her varlık, bizzat Cenâb-ı Hak tarafından kendi fıtrat hudutları içerisinde terbiye edilmektedir. Terbiye sınırlarının dışına çıkmış hiçbir varlık gösterilemez. Bu evrensel terbiyenin tek sahibi Rabbu’l âlemîn olan Allah’tır. İnsanı da terbiye eden O’dur. Hidâyet ve dalâlet yolunu göstermek ve gönderdiği peygamberleri, dünya ve âhiret hayatının lider ve önderleri kılmakla Cenâb-ı Hak insanı terbiye etmektedir. Ve yine, bir nebî ile bir bedevîyi, yetenekleri ölçülerine göre terbiye etmektedir.



Beşer, ancak O’nun terbiyesi ile gerçek olgunluğa ulaşabilir, insan-ı kâmil olabilir. Bunun en sağlam yolu ise, Kur’an’ı rehber edinmektir. Terbiye, her varlığın kendi sınırları içinde tekâmül etmesi demektir. Onları kemâle erdiren ise, Rab olan Allah’tır.[35]



İnsana yakışan, bütün evrenin ve kendisinin yaratıcısı, sahibi, rızık vericisi, yetiştiricisi olan Allah’ı tek rab kabul edip O’na ibâdet ve itaat etmektir. [36] 



[1] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.



[2] Cihad Tunç, Şamil İslam Ansiklopedisi: 5/210.



[3] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.



[4] Hüseyin K. Ece, İslam’ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 509; Ahmet Kalkan, İslam Akaidi: 243-244.



[5] Cihad Tunç, Şamil İslam Ansiklopedisi: 5/210. Hüseyin K. Ece, İslam’ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 509; Ahmet Kalkan, İslam Akaidi: 244.



[6] Y. Çiçek, F. Yıldız, Hamd Rabb, s. 47-49.



[7] Hüseyin K. Ece, İslam’ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 511; Ahmet Kalkan, İslam Akaidi: 245. Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.



[8] Cihad Tunç, Şamil İslam Ansiklopedisi: 5/210-211; Hüseyin K. Ece, İslam’ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 510-511; Ahmet Kalkan, İslam Akaidi: 244-245. Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.



[9] Hüseyin K. Ece, İslam’ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 511; Ahmet Kalkan, İslam Akaidi: 245. Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.



[10] nak. Muh. Ibni Kesir, 2/137.



[11] Hüseyin K. Ece, İslam’ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 511-512; Ahmet Kalkan, İslam Akaidi: 245-246.



[12] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.



[13] Buhârî, Itk 17; Müslim, Elfâz 14.



[14] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.



[15] İsrâ: 17/44.



[16] Bakara: 2/11-12.



[17] Asr: 103/3.



[18] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.



[19] İsrâ: 17/24.



[20] Tahrîm: 66/6.



[21] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.











[22] Fussılet: 41/11.











[23] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.











[24] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.











[25] Tirmizî'den Câmiu'l-Usûl, II/161.











[26] Âl-i İmrân: 3/64; Tevbe: 9/31.











[27] Câsiye: 45/23.











[28] Yûsuf: 12/23.











[29] M. İslâmoğlu, İman Risalesi, s. 176 vd.                      











[30] Tevbe: 9/31; Âl-i İmrân: 3/64.











[31] Ali Ünal, Kur'an'da Temel Kavramlar, 148 vd.











[32] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.











[33] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.











[34] Y. Çiçek, F. Yıldız,  a.g.e. s. 79 vd.











[35] Hikmet Işık,  Fâtiha Üzerine Mülâhazalar, Nil Y. S. 114-115.











[36] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.