MERVE

Mekke'de Beytullah'ın yanında bulunan tepe. Parça taşlardan oluştuğu için arapça "çakıl taşı" anlamında "Merve" adı verilmiştir.



Alûsî ise, beyaz yumuşak bir taş çeşidinden olduğunu söylemektedir (el-Alûsî, Rûhul-Me'anî, Kahire, t.y. II" 25). Kur'an-ı Kerîm'de bu tepenin, Safa tepesi ile birlikte Allah Teâlâ'nın şe'ârinden oldukları zikredilmektedir:



"Şüphesiz ki Safâ ile Merve, Allah'ın şeâiri (nişâneleri)indendir" (el-Bakara, 2/158). Hac veya umre esnasında Beytullah tavaf edildikten sonra, bu iki tepe arasında sa'y yapılır. Safa, Merve tepesinin tam karşısında bulunmaktadır. İkisi arasında ise Kudayd denilen çukur bir bölüm yer alır. Burada, üzerinde İslâm'dan önce Evs ve Hazrec'liler'in putları olan Menat'ın bulunduğu ve oradan Kudayd'a inilen Müşellel adında diğer bir tepe vardır (Ebu Ubeyd el-Endelûsî, Mu'cemu ma İste'ceme, Beyrut 1983, IV, 1218).



Hz. İbrahim (a.s), Hz. Hacer'i oğlu Hz. İsmail, birlikte Allah Teâlâ'nın emrine uyarak, hiç kimsenin bulunmadığı, yiyecek ve içecek temin etmenin imkansız olduğu bir yer olan Mekke'ye getirip bırakmıştı. Yanlarında az bir miktar hurma ile bir testi su vardı. İbrahim (a.s), oradan ayrıldıktan bir zaman sonra çocuk susuzluktan ayaklarını yere vurarak ağlamaya başlayınca, yanındaki su tükenmiş olan Hz. Hacer; su bulunan bir yeri görebilmek umuduyla Safa tepesine çıktı. Etrafa göz attı; fakat, hiç bir şey göremedi. Bunun üzerine karşı tarafta bulunan Merve tepesine doğru gitti. Merve tepesine çıkıp etrafa bakındı; ancak yine bir şey göremedi.



O zaman, bu iki tepe arasında bulunan ve Kudayd denilen yer oldukça çukurdu. Hz. Hacer buraya indiği zaman oğlu İsmail'i bıraktığı yerde görmesi mümkün olmuyordu. Bunun için, bu çukura geldiğinde burayı hızlı adımlarla geçiyordu. Bu gidip gelmeler yedi defa tekrarlanmıştı. Merve tepesinden çocuğunun yanına döndüğünde, onun ayaklarının dibinden su kaynadığını gördü ve onun akıp gitmesini önlemek için etrafını çevreledi (Endelûsî, a.g.e., 1219; İbn Cerîr et-Taberî, Tarih, Beyrut 1967, I, 257-258; Ayrıca bk. Zemzem mad.).



Safa ile Merve arasında sa'y yapmak, hacc'ın menâsikindendir. Allah Teâlâ, İbrahim (a.s)'a nasıl hac yapacağını bildirirken, bu iki tepe arasında Hz. Hacer'in yaptığı şekilde sa'y etmesini ona emretmişti (Taberî, Tefsir, Mısır 1968, II, 44).



Ancak, Mekke ve çevresinde yaşayan insanlar bir müddet sonra, Allah Teâlâ'nın beyan buyurduğu ibadet şekillerinden sapmalar göstermiş ve bu ibadetler arasına putlara tapınmayı da sokarak şirke düşmüşlerdi. Câhiliye döneminde her yerde olduğu gibi Merve üzerinde de bir put dikilmişti ve müşrikler burada sa'y yaparken onlara tazim göstermekte idiler. Âlûsî, İbn Abbas'tan nakille, Safa tepesi üzerinde, İsâf adında erkek sûretinde bir put, Merve tepesinde de Nâile adında kadın sûretinde bir put bulunduğunu, bunların, daha önce Beytullah'ın yanında zina eden kişilere ait olup Allah Teâlâ'nın cezalandırması ile taş şekline sokulduklarını; ilk önceleri insanlara ibret olsun diye bu tepelere yerleştirilmelerine rağmen sonraları,.bu maksat unutulup, onlara tapınılmaya başlanmış olduğunu söylemektedir (Alûsî, a.g.e., II, 25).



Mekke'nin fethi ile birlikte bütün putlar kırılmıştı. Ancak, şirki terkedip müslüman olanlar, câhiliye döneminin her şeyini reddetmeyi, Allah Teâlâ'nın vahdaniyetine iman etmenin temel şartı olarak kabul ettiklerinden, câhiliye döneminde, câhilî âdetler üzere hac yaparken yerine getirdikleri bir hareket olan sa'y yapmayı şirke düşürecek bir iş olarak telakki ediyorlardı. Onlar, Rasulullah (s.a.s) ile birlikte hac ibadetini ifa etmeye başladıklarında sa'y konusunda şüpheye düşüp, şöyle dediler: "Biz nasıl olur da burada sa'y yaparız. Biz putlara saygı göstermenin ve Allah'tan başka şeylere tapınmanın şirk olduğunu öğrendik. Bizim cahiliye çağımızda burada yaptığımızda bu iki tepede bulunan putlara tapınmaktan başka bir şey değildi. İslâm geldiğinde, Allah'tan başkasına tapınmak yasaklanmıştır" Bunun üzerine Allah Teâlâ, putlardan temizlenmiş olan bu yerde sa'y etmek hakkında şu ayet-i kerîme'yi nâzil etmiştir: "Şüphesiz ki Safa ile Merve Allah'ın şeâiri (nişâneleri)ndendir. Artık kim ki, hac veya umre niyetiyle Kâbe yi ziyaret ederse bunlar arasında tavaf etmesinde kendisine bir günah yoktur" (el-Bakara, 2/158, Taberî, Tefsir, II, 45).



Safa ve Merve arasını tavaf (sa'y) etmek hakkında (bk. Taberi, a.g.e., II, 45 vd; İbn Kesîr, Tefsirul-Kur'ânil-Azim, İstanbul 1984, I, 286 vd.; Ayrıca bk. Sa'y mad).



Ömer TELLİOĞLU