Kur'ân-ı Kerim'de İtaat ve İsyan Kavramı
İtaat kelimesi, Kurân-ı Kerimde 129 yerde geçer. İsyan kelimesi ise 32 yerde kullanılır. İtaatın Kuranda bu kadar yerde bahsedilmesi de gösteriyor ki, bu çok önemli bir ibâdettir. Kuranın bildirdiğine göre itaat, Allahtan gelecek rahmet ve merhametin vesilesi olduğu gibi (3/Âl-i İmrân, 132), cennetin (4/Nisâ, 13) ve inkârcılara karşı kazanılacak zaferin de anahtarıdır. Allaha ve Rasûlüne isyan da, dünyevî zarar ve ziyanların sebebi olduğu gibi, esas olarak da sonu pişmanlıkla (25/Furkan, 27-29; 33/Ahzâb, 66) ve cehennemle (4/Nisâ, 14, 115) sonuçlanan âdiliktir (11/Hûd, 59). Allaha ve Rasûlüne itaatten yüz çevirmek, müminlik iddasına ters düşer (24/Nûr, 47). Kalabalığa, çoğunluğa itaat de Allahın yolundan sapmayı sonuçlandıran bir tehlikedir (6/Enâm, 116).
İtaat kavramı, Kuranda bütün temel boyutlarıyla ele alınır. İtaat edilmesi gerekenler, itaat edilmeyecekler, itaatin ve isyanın sonuçları, âyetlerde çok açık bir şekilde izah edilir.
Sen onların dinine uyuncaya kadar ne yahûdiler, ne de hıristiyanlar senden râzı olurlar. De ki, doğru yol, ancak Allahın yoludur. Sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki Allahtan sana ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır. (2/Bakara, 120)
Onlara (müşriklere) Allahın indirdiğine uyun denildiği zaman onlar, hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler? (2/Bakara, 170)
Ey Rabbimiz! Dinledik ve itaat ettik (ediyoruz). Senin mağfiretine (bağışlamana) sığınıyoruz. Ey Rabbimiz, dönüş Sanadır. (2/Bakara, 285)
(Rasûlüm!) De ki: 'Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve merhamet edicidir. De ki: Allah'a ve Rasulü'ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez." (3/Âl-i İmrân, 31-32)
Gökte ve yerde her ne varsa hepsi de isteyerek veya istemeyerek Allaha teslim olmuşlardır. (3/Âl-i İmrân, 83
Ey iman edenler, eğer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba itaat edecek olursanız, sizi imanınızdan sonra kâfir yaparak (dininizden) geri çevirirler. (3/Âl-i İmran,100)
Allaha ve Rasûlüne itaat edin ki size merhamet edilsin. (3/Âl-i İmrân, 132)
Ey iman edenler! Kâfirlere uyarsanız, sizi eski dininize geri çevirirler; o takdirde büsbütün kaybedersiniz. (3/Âl-i İmrân, 149)
"Bunlar, Allah'ın (koyduğu) sınırlarıdır. Kim Allah'a ve Peygamberi'ne itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur. Kim Allah'a ve Peygamberi'ne karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azâb vardır." (4/Nisâ, 13-14)
"Küfür yoluna sapıp Peygamber'i dinlemeyenler o gün yerin dibine batırılmayı temenni ederler ve Allah'tan hiçbir haberi gizleyemezler." (4/Nisâ, 42)
"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan emir sahiplerine (müslüman yöneticilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah'a ve âhirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah'a ve Rasûl'e götürün (onların tâlimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha iyidir." (4/Nisâ, 59)
Onlara: Allahın indirdiğine (Kitaba) ve Rasûle gelin (onlara başvuralım) denildiği zaman, münâfıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün. (4/Nisâ, 61)
"Biz her peygamberi, ancak Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan bağışlanmayı dileseler, Rasûl de onlar için istiğfar etseydi Allah'ı ziyadesiyle affedici, merhamet edici bulurlardı. Hayır! Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar." (4/Nisâ, 64-65)
Kim Allaha ve Rasûle itaat ederse, işte onlar, Allahın kendilerine nimet verdiği (lütufta bulunduğu) peygamberler, sıddîklar, şehidler ve sâlih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır! (4/Nisâ, 69)
"Kim Rasûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik." (4/Nisâ, 80)
"Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber'e karşı çıkar ve mü'minlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yolda bırakırız ve cehenneme sokarız; o, ne kötü bir yerdir." (4/Nisâ, 115)
Aralarında Allahın indirdiği ile hükmet ve onların arzularına uyma. Allahın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamalarına dikkat et. (5/Mâide, 49)
Yeryüzünde bulunanların çoğuna itaat edecek olursan, seni Allahın yolundan saptırırlar. Onlar, zandan/tahminden başka bir şeye tâbi olmaz, yalandan başka (söz de) söylemezler. (6/Enâm, 116)
"(Hâlâ) bilmediler mi ki: Kim Allah ve Rasûlü'ne karşı çıkarsa elbette onun için, içinde ebedî kalacağı cehennem ateşi vardır. İşte bu büyük rüsvaylıktır." (9/Tevbe, 63)
...Kalbini bizi anmaktan gâfil kıldığımız, hevâsına/kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye itaat etme. (18/Kehf, 28)
(Bazı insanlar) Allaha ve Peygambere iman ettik ve itaat ettik diyorlar; ondan sonra da içlerinden bir grup yüz çeviriyor. Bunlar mümin değillerdir. (24/Nûr, 47)
Aralarında hüküm vermesi için Allaha ve Rasûlüne dâvet edildiklerinde, işittik ve itaat ettik demek, sadece müminlerin söyleyeceği sözdür. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir. Kim, Allaha ve Rasûlüne itaat eder, Allaha huşû/saygı duyar ve Ondan sakınırsa, işte asıl bunlar bedbahtlıktan kurtulanlardır. (24/Nûr, 51-52)
...Onun (Peygamber'in) emrine aykırı davranlar, başlarına bir belâ gilmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar." (24/Nur, 63)
O gün, zâlim kimse ellerini ısırıp şöyle der: Keşke o peygamberlerle birlikte bir yol tutsaydım! Yazık bana! Keşke falancayı dost edinmeseydim! Çünkü zikir (Kuran) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. (25/Furkan, 27-29)
Allah ve Rasûlü bir işte hüküm verdiği zaman, artık mümin erkekle mümin kadına, o işte kendi isteğine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allaha ve Rasûlüne isyan ederse (karşı gelirse) apaçık bir sapıklığa düşmüştür. (33/Ahzâb, 36)
Yüzleri ateşte evrilip çevrildiği gün, eyvah bize! Keşke Allaha itaat etseydik, Peygambere itaat etseydik! derler. Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize itaat ettik de onlar bizi yoldan saptırdılar derler. Rabbimiz, onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle rahmetinden kov. (33/Ahzâb, 66-68)
Sonra seni din konusunda bir şeriat (ve düzen) sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma. (45/Câsiye, 18)
"...Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir." (59/Haşr, 7)
"...Kim Allah ve Rasûlü'ne karşı gelirse, bilsin ki ona, (kendi gibilerle birlikte) içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi vardır." (72/Cin, 23)
İtaat kavramı, Kuranda bütün temel boyutlarıyla ele alınır. İtaat edilmesi gerekenler, itaat edilmeyecekler, itaatin ve isyanın sonuçları, âyetlerde çok açık bir şekilde izah edilir.
Sen onların dinine uyuncaya kadar ne yahûdiler, ne de hıristiyanlar senden râzı olurlar. De ki, doğru yol, ancak Allahın yoludur. Sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki Allahtan sana ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır. (2/Bakara, 120)
Onlara (müşriklere) Allahın indirdiğine uyun denildiği zaman onlar, hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler? (2/Bakara, 170)
Ey Rabbimiz! Dinledik ve itaat ettik (ediyoruz). Senin mağfiretine (bağışlamana) sığınıyoruz. Ey Rabbimiz, dönüş Sanadır. (2/Bakara, 285)
(Rasûlüm!) De ki: 'Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve merhamet edicidir. De ki: Allah'a ve Rasulü'ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez." (3/Âl-i İmrân, 31-32)
Gökte ve yerde her ne varsa hepsi de isteyerek veya istemeyerek Allaha teslim olmuşlardır. (3/Âl-i İmrân, 83
Ey iman edenler, eğer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba itaat edecek olursanız, sizi imanınızdan sonra kâfir yaparak (dininizden) geri çevirirler. (3/Âl-i İmran,100)
Allaha ve Rasûlüne itaat edin ki size merhamet edilsin. (3/Âl-i İmrân, 132)
Ey iman edenler! Kâfirlere uyarsanız, sizi eski dininize geri çevirirler; o takdirde büsbütün kaybedersiniz. (3/Âl-i İmrân, 149)
"Bunlar, Allah'ın (koyduğu) sınırlarıdır. Kim Allah'a ve Peygamberi'ne itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur. Kim Allah'a ve Peygamberi'ne karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azâb vardır." (4/Nisâ, 13-14)
"Küfür yoluna sapıp Peygamber'i dinlemeyenler o gün yerin dibine batırılmayı temenni ederler ve Allah'tan hiçbir haberi gizleyemezler." (4/Nisâ, 42)
"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan emir sahiplerine (müslüman yöneticilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah'a ve âhirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah'a ve Rasûl'e götürün (onların tâlimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha iyidir." (4/Nisâ, 59)
Onlara: Allahın indirdiğine (Kitaba) ve Rasûle gelin (onlara başvuralım) denildiği zaman, münâfıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün. (4/Nisâ, 61)
"Biz her peygamberi, ancak Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan bağışlanmayı dileseler, Rasûl de onlar için istiğfar etseydi Allah'ı ziyadesiyle affedici, merhamet edici bulurlardı. Hayır! Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar." (4/Nisâ, 64-65)
Kim Allaha ve Rasûle itaat ederse, işte onlar, Allahın kendilerine nimet verdiği (lütufta bulunduğu) peygamberler, sıddîklar, şehidler ve sâlih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır! (4/Nisâ, 69)
"Kim Rasûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik." (4/Nisâ, 80)
"Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber'e karşı çıkar ve mü'minlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yolda bırakırız ve cehenneme sokarız; o, ne kötü bir yerdir." (4/Nisâ, 115)
Aralarında Allahın indirdiği ile hükmet ve onların arzularına uyma. Allahın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamalarına dikkat et. (5/Mâide, 49)
Yeryüzünde bulunanların çoğuna itaat edecek olursan, seni Allahın yolundan saptırırlar. Onlar, zandan/tahminden başka bir şeye tâbi olmaz, yalandan başka (söz de) söylemezler. (6/Enâm, 116)
"(Hâlâ) bilmediler mi ki: Kim Allah ve Rasûlü'ne karşı çıkarsa elbette onun için, içinde ebedî kalacağı cehennem ateşi vardır. İşte bu büyük rüsvaylıktır." (9/Tevbe, 63)
...Kalbini bizi anmaktan gâfil kıldığımız, hevâsına/kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye itaat etme. (18/Kehf, 28)
(Bazı insanlar) Allaha ve Peygambere iman ettik ve itaat ettik diyorlar; ondan sonra da içlerinden bir grup yüz çeviriyor. Bunlar mümin değillerdir. (24/Nûr, 47)
Aralarında hüküm vermesi için Allaha ve Rasûlüne dâvet edildiklerinde, işittik ve itaat ettik demek, sadece müminlerin söyleyeceği sözdür. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir. Kim, Allaha ve Rasûlüne itaat eder, Allaha huşû/saygı duyar ve Ondan sakınırsa, işte asıl bunlar bedbahtlıktan kurtulanlardır. (24/Nûr, 51-52)
...Onun (Peygamber'in) emrine aykırı davranlar, başlarına bir belâ gilmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar." (24/Nur, 63)
O gün, zâlim kimse ellerini ısırıp şöyle der: Keşke o peygamberlerle birlikte bir yol tutsaydım! Yazık bana! Keşke falancayı dost edinmeseydim! Çünkü zikir (Kuran) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. (25/Furkan, 27-29)
Allah ve Rasûlü bir işte hüküm verdiği zaman, artık mümin erkekle mümin kadına, o işte kendi isteğine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allaha ve Rasûlüne isyan ederse (karşı gelirse) apaçık bir sapıklığa düşmüştür. (33/Ahzâb, 36)
Yüzleri ateşte evrilip çevrildiği gün, eyvah bize! Keşke Allaha itaat etseydik, Peygambere itaat etseydik! derler. Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize itaat ettik de onlar bizi yoldan saptırdılar derler. Rabbimiz, onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle rahmetinden kov. (33/Ahzâb, 66-68)
Sonra seni din konusunda bir şeriat (ve düzen) sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma. (45/Câsiye, 18)
"...Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir." (59/Haşr, 7)
"...Kim Allah ve Rasûlü'ne karşı gelirse, bilsin ki ona, (kendi gibilerle birlikte) içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi vardır." (72/Cin, 23)
i1 harfi
- İBÂHİYYE
- İBDÂ
- İBN KESİR
- Tefsiru'l-Kur'âni'l-Azîm:
- İBN MACE
- Sünen-i İbn Mâce:
- İBN TEYMİYYE
- İBNU'S-SEBİL
- İBRA
- İBRAHİM SÛRESİ
- İBRÂNÎ
- İBTİLÂ'
- İCÂBET
- İCAP VE KABUL
- a) Sözle icap ve kabul:
- Sıygaların İcap ve Kabulde Etkisi:
- b) Mektup, elçi, telefon vb. ile icap ve kabul:
- c) Teâtî yolu ile icap ve kabul:
- İCARETEYN
- İCÂZET
- İCBÂR
- İCMA'
- İcmaın Mertebeleri:
- l) Sarih İcma:
- 2) Sükûtî İcma:
- 3) Müctehidlerin Belli Bir Ortak Noktada İttifak Etmeleri:
- İCMA-İ ÜMMET
- İCMÂLÎ ÎMAN
- İCRÂ
- Mahkeme Kararlarının İcrâ ve İnfazı: