HIDÂNE

Çocuğu kucağına almak onu terbiye etmek.



Hıdâne veya hadâne, "HDN" kökünden bir mastardır.



Bir terim olarak; Çocuğu terbiye hakkı olan kimsenin, onu yanına alarak terbiye etmesi anlamına gelir.



İslâm hukukuna göre, küçükler üzerinde üç çeşit velâyet söz konusu olur. Şahıs, mal ve terbiye velâyeti. Bu sonuncusu, özellikle evliliğin sona ermesi hâlinde önem kazanır ve çocuğun kime verileceği problemi ortaya çıkar. Çocuğu yanına alıp, terbiye edecek olan kadının hür, âkıl bâliğ, güvenilir ve muktedir olması, yabancı (ecnebi) bir kocaya varmamış olması şarttır. Bu son şart dışındakiler, erkek terbiyecide de aranır. Ancak, kadının evlendiği erkek, çocuğu evine kabul ederse kadının hıdâne hakkı devam edebilir (bkz. en-Nisâ, 4/23; eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, VII,139). Diğer yandan kadının, terbiyesine verilecek çocukla aralarında, evlenme engeli doğacak derecede yakın, hısım olması gerekir. Çocuk kendisine verilecek erkeğin de, mirastaki sıraya göre, mahrem hısım olması şarttır (el-Mevsılî, el-İhtiyâr, IV, 20; İbn Kudâme, el-Muğnî, Riyad 1981, IX,137).



Hıdâne için erkekte müslümanlık şartı aranır. Kadında ise bu şart aranmaz. Gayri müslim bir anne de, hıdâne ehliyetine sahip olabilir. Ancak kadın İslâm'ı terkeder veya ona, hırsızlık gibi kötü alışkanlıkları bulunursa çocuk üzerindeki hıdâne hakkını kaybeder. Çünkü çocuk bundan zarar görebilir (İbn Âbidîn, Reddü'l Muhtâr, terc. A. Davudoğlu, İstanbul 1983, VII, 248, 249).