Cinsî Güç:

Şunu hemen belirtelim ki, cinsî güç, insanlara beşer neslinin devâmını (tenâsül) sağlamak gibi mühim bir gâye için verilmiştir. Bu meşakkatli ve fakat hayatî olan vazifenin behemahal tahakkuku için ona, cismânî haz şeklinde âcil bir de ücret verilmiştir. Mezkûr vazifenin ehemmiyeti nisbetinde bu hazzın câzibesi fazla, binnetice cinsî gücün insan üzerineki hâkimiyeti ihmâl edilemeyecek, küçümsenemeyecek derecede büyük ve kesindir. Kısacası "şehvetlerin en büyüğü olarak vasıflandırılan şehvetü'l-ferc" her hâl u kârda insan üzerinde hükmünü icrâ edecektir. İslâm ulemâsı, sünnette gelmiş olan beyânların açıklığına dayanarak, kişinin cinsî hayatını bütün açıklığı ile tasvir edip, Batı'da -muhtemelen hacâletâver bulunuğu için- gerilmiş olan sükût ve "esrâr perdesini" yırtıp atmışlardır.



Kur'an-ı Kerîm'de geçen "İnsan zayıf yaratılmıştır" (Nisâ: 4/28) âyetinde belirtilen insandaki zayıflık vasfının bilhassa kadın mevzuunda olduğu müfessirlerce tasdik edilir. İbnu Abbâs: "İnsan zayıf yaratılmıştır, cimânın terkine tahammül edemez" demiş; Vekî de: "Kadınların yanında aklı gider" hükmünü vermiştir. Suyûtî, el-Vişâh'da, Tâvus'un  yukarıdaki âyeti tefsir zımnında: "İnsan erkek, kadın hususunda olduğu kadar, bir başka hususta asla zaafa düşmez, onun en zayıf tarafı buradadır" dediğini kaydeder. Katâde, "Ya Rabbî tâkatimiz fevkinde yük tahmîl etme" âyetiyle (Bakara: 2/283), şehvet galebesi  kastedildiğini ileri sürmüştür. İbnu Nüceyh de: "Kişinin zekeri kalkınca aklının üçte biri gider" demiştir.



Ashâb ve Tâbiîin'in büyüklerini bu çeşit hükme götüren, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in "Kim  sakalları ve bacakları arasında bulunanlar hususunda bana garanti verirse, ben de ona cennet hususunda garanti veririm", "İnsanları en ziyâde ateşe atan şey, ağız ve ferçleridir" meâlindeki, bu husûsun zorluğuna dikkat çeken sözleri olsa gerek.



Bu konuda diğer bâzı rivâyetlerde insanda bulunan göz, kulak vs. organlar gibi fercin de bir emânet olduğu ifâde edildikten sonra, "Emânette emin olmayanın îmânı yoktur" denmek sûretiyle, cinsî gücün istimâlinde son derece dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çekilir. Nikâhla ilgili ahkâm bu emânette emin olmanın şartlarını gösterdiği gibi zinâ ve livâta hususundaki şiddetli tecziyeler de bu emânete ihânetin büyüklüğünü göstermektedir. Meselenin ahkâm tarafını fıkıh kitaplarına bırakarak, bu husustaki terbiye esaslarına kısaca temâs edelim.[85]