2- Selim Hisler

 



Bunlar; görme duyusu göz, işitme duyusu kulak, koklama  duyusu burun, tatma duyusu dil, hissetme duyusu deri dediğimiz duyu organlarımızdaki algılarımızdır. Selim olması bu organların sağlam ve sağlıklı olmalarının  gerektiği içindir.  Özürlü ve sakat olmamalıdır.  Bu organlar vasıtasıyla herhangi bir yiyeceği tattığımızda acı, tatlı veya tuzlu olduğuna, birşeyi içtiğimizde sıcak veya soğuk olduğuna, bir cisme vurunca sert veya yumuşak olduğuna, belli bir mesafedeki cismin uzak, yakın, uzun veya kısa olduğuna karar veririz. 



Duyu organlarıyla elde ettiğimiz bilgiler  sınırlıdır. Çünkü,  gözlerimiz  ancak  belirli  mesafedeki  cisimleri    görebilirken x ışınlarını, mor ötesi ışınları, röntgen ışınlarını göremez. Kulaklarımız  ancak  belirli  frekanslarda sesleri duyabilir, derimiz gözle görülebilen cisimleri hissederken, vucudumuzu boydan  boya geçen ışınları hissedemez. Burnumuz belirli mesafeden koku alabilir, bu mesafenin dışındaki kokuları alamaz. (Göz, 390 - 760 milimikron boyunda olan dalgaları alabilecek duyarlıktadır. (milimikron bir milimetrenin milyonda birine denir.) 



Bunların altında veya üstünde olan dalgaları göremez. Kulak da her tirreşimi alamaz. Ses dalgalarının frekansları binlerce Hz. olabilir. Kulağın işitebileceği frekanslar ise 20 - 2000 Hz. arasındadır. Kulak, bu rakamların altındaki veya üstündeki frekansları işitemez.)



Aynı  zamanda duyu organlarımızın bizi yanılttığı, bize yanlış bilgi verdiği durumlar da vardır. Mesela,  su dolu bardağın içindeki kaşığın kırık gözükmesi; sıcak sudan sonra ılık suyu, derinin olduğundan daha soğuk hissetmesi; hileli aynaların karşısında kendimizi birden fazla veya garip şekillerde görmemiz...



Duyu organlarımız, duyarlık derecesinin altında veya üstünde olan olayları algılayamaz.  Duyularımız, kendi sahalarına giren ve kapasiteleri dahilinde olaylar hakkında bize bilgi verir. Modern Psikolojide açıklanan algı yanılmaları, duyularla elde edilen bilgilerin değeri konusunda tespitlerimizi kuvvetlendirmektedir.   



Bu açıklamalarımızla şunu demek istiyoruz: Selim, sağlıklı duyu organları, sağlam ölçüler ışığında bilgi kaynaklarımızdandır; ama verdikleri bilgiler bu organların kapasiteleriyle sınırlıdır. Duyu organlarımızla tesbit edemediğimiz şeyler, ilmin konusu  olabilir. Çünkü duyu organlarımızın güçleri sınırlıdır. Duyu organlarımızın bizi yanılttığı durumlar da vardır. O yüzden bunlar, yanlışlığı ispatlanan konularda ve sınırsız bir şekilde veya tek başlarına bilgi kaynakları değildir. Melek, cin, şeytan gibi birtakım varlıkları duyu organlarımızla algılayamamamız, onların yokluğunu gerektirmez. [76]