Tek Ümmet Olmanın Ölçülerinin Tanımlanması
Mensubu olmamız sebebiyle Allahın bizi şereflendirdiği bu ümmet yalnız müslüman arapları mı kapsamaktadır yoksa Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s.)in risaletine inanan her müslümanı mı? Yahut ümmet kavramı bundan daha şumullü ve daha mı geneldir? Bu soruya kesin cevabı şu âyet vermektedir: Ey elçiler (peygamberler) güzel ve temiz olan şeylerden yiyin ve salih amellerde bulunun. Ben yapmakta olduğunuz şeyleri gerçekten bilmekteyim. İşte sizin ümmetiniz bir tek ümmettir ve ben de sizin Rabbinizim; öyleyse benden korkun (sakının). (Müminun 51-52)
Yine Enbiya Sûresinde Allah (c.c.) İbrahim, Lut, İshak, Davud, Süleyman, Eyyub, İsmail, İdris, Zilkif, Yunus, Zekeriyya, Meryem bint İmran ve Onun oğlu İsa (a.s.) öykülerini/hikayelerini/kıssalarını anlatıyor: Hakikaten sizin bu ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. Öyleyse bana ibadet edin. (Enbiya 92)
Müfessir Kasımî (r.a.) âyetin izahında şöyle diyor: Buradaki ümmet kelimesi millet anlamındadır millet ise üzerinde toplumsal mutabakat yapılmış olan (toplumca üzerinde ittifak edilen) toplumca benimsenen din anlamına gelmektedir. Nitekim ........... âyetindeki ümmet kelimesi de din manasına kullanılmıştır. Biz babalarımızı bir ümmet (din) üzere bulduk âyetteki hitab insanların tamamınadır. Ümmeten vahideten; başka başka olmayan, değişik, farklı olmayan mefhumunu ifade eder. Yani nebiler ve rasuller bir millet ve bir din üzeredirler. (Enbiya 92 ve Müminun 52)deki ümmet kelimesinin bu mânâsını müfessirlerden birçoğu benimsemiştir/tercih etmiştir.
Bu tek ümmetin dini de İslâmdır. Peki onlar Allahın dininden başka bir din mi arıyorlar? Halbuki göklerde ve yerde ne varsa -ister istemez- Ona teslim olmuştur ve Ona döndürülmektedirler. De ki: Biz Allaha, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene Musaya, İsaya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere iman ettik. Onlardan hiçbiri arasında ayrılık gözetmeyiz. Ve biz Ona teslim olmuşlarız. Kim İslâmdan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O ahirette de kayba uğrayanlardandır. (Âl-i İmran 83-85)
Hiç şüphesiz Allah katında din İslâmdır. Kitap verilenler (ehl-i kitab) ancak kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allahın âyetlerini inkâr ederse (bilsin ki) Allah şüphesiz hesabı çok çabuk görendir. (Âl-i İmran 19)
İbni Kesîr (İnned-dini indellah-il İslâm........... âyetinin tefsirinde şöyle diyor: Bu (ibare); bir kimse için İslâmın dışında Allahın katında kabul edilecek hiç bir dinin olmadığına dair bir haberdir. İslâmda Allahın Hz. Muhammed (a.s.)le sona erdirilinceye kadar her devirde göndermiş olduğu peygamberlere tâbi olmaktır. İslâma (diğer peygamberler aracılığıyla) giden yolların tamamı kapatılmış sadece Hz. Muhammed (a.s.) yönündeki yol açık bırakılmıştır.
Hz. Muhammed (a.s.)in risaletinden sonra kim onun şeriati üzere olmayan bir dinle (inançla) ölürse âyette de belirtildiği gibi bu din makbul/geçerli olmayacaktır: Kim İslâmdan başka bir dine yönelirse (bulacağı) din ondan kabul edilmeyecektir. (Âl-i İmran 85)
Âyette Allah (c.c.) kabul olunacak din olma vasfını İslâma münhasır kılıyor. (İbni Kesir c.1, sh. 354)
Nuh (a.s.) kavmine şöyle hitab ediyor: Eğer yüz çevirecekseniz bilin ki ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim Allaha aittir. Ve ben müslümanlardan olmakla emrolundum. (Yunus 82)
Yine Enbiya Sûresinde Allah (c.c.) İbrahim, Lut, İshak, Davud, Süleyman, Eyyub, İsmail, İdris, Zilkif, Yunus, Zekeriyya, Meryem bint İmran ve Onun oğlu İsa (a.s.) öykülerini/hikayelerini/kıssalarını anlatıyor: Hakikaten sizin bu ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. Öyleyse bana ibadet edin. (Enbiya 92)
Müfessir Kasımî (r.a.) âyetin izahında şöyle diyor: Buradaki ümmet kelimesi millet anlamındadır millet ise üzerinde toplumsal mutabakat yapılmış olan (toplumca üzerinde ittifak edilen) toplumca benimsenen din anlamına gelmektedir. Nitekim ........... âyetindeki ümmet kelimesi de din manasına kullanılmıştır. Biz babalarımızı bir ümmet (din) üzere bulduk âyetteki hitab insanların tamamınadır. Ümmeten vahideten; başka başka olmayan, değişik, farklı olmayan mefhumunu ifade eder. Yani nebiler ve rasuller bir millet ve bir din üzeredirler. (Enbiya 92 ve Müminun 52)deki ümmet kelimesinin bu mânâsını müfessirlerden birçoğu benimsemiştir/tercih etmiştir.
Bu tek ümmetin dini de İslâmdır. Peki onlar Allahın dininden başka bir din mi arıyorlar? Halbuki göklerde ve yerde ne varsa -ister istemez- Ona teslim olmuştur ve Ona döndürülmektedirler. De ki: Biz Allaha, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene Musaya, İsaya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere iman ettik. Onlardan hiçbiri arasında ayrılık gözetmeyiz. Ve biz Ona teslim olmuşlarız. Kim İslâmdan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O ahirette de kayba uğrayanlardandır. (Âl-i İmran 83-85)
Hiç şüphesiz Allah katında din İslâmdır. Kitap verilenler (ehl-i kitab) ancak kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allahın âyetlerini inkâr ederse (bilsin ki) Allah şüphesiz hesabı çok çabuk görendir. (Âl-i İmran 19)
İbni Kesîr (İnned-dini indellah-il İslâm........... âyetinin tefsirinde şöyle diyor: Bu (ibare); bir kimse için İslâmın dışında Allahın katında kabul edilecek hiç bir dinin olmadığına dair bir haberdir. İslâmda Allahın Hz. Muhammed (a.s.)le sona erdirilinceye kadar her devirde göndermiş olduğu peygamberlere tâbi olmaktır. İslâma (diğer peygamberler aracılığıyla) giden yolların tamamı kapatılmış sadece Hz. Muhammed (a.s.) yönündeki yol açık bırakılmıştır.
Hz. Muhammed (a.s.)in risaletinden sonra kim onun şeriati üzere olmayan bir dinle (inançla) ölürse âyette de belirtildiği gibi bu din makbul/geçerli olmayacaktır: Kim İslâmdan başka bir dine yönelirse (bulacağı) din ondan kabul edilmeyecektir. (Âl-i İmran 85)
Âyette Allah (c.c.) kabul olunacak din olma vasfını İslâma münhasır kılıyor. (İbni Kesir c.1, sh. 354)
Nuh (a.s.) kavmine şöyle hitab ediyor: Eğer yüz çevirecekseniz bilin ki ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim Allaha aittir. Ve ben müslümanlardan olmakla emrolundum. (Yunus 82)
u1 harfi
- 1- Yer Unsuru:
- ÜCRET
- ÜMMÜ'L-KİTAB
- 2- Zaman Unsuru:
- İbadet ve Taat Karârlığında Ücret Almak
- ÜMMÜ'L-VELED
- 3- Din Unsuru:
- ÜMNİYYE
- Kur'ân-ı Kerim'de Ümmet Kavramı
- ÜÇ TALAK
- Ümniyye Kelimesinin Anlam Sahası
- Hadis-i Şeriflerde Ümmet Kavramı
- Şeytanın Bir Tuzağı Olarak Ümniyye
- ÜLFET
- Bir İman Toplumu Olarak Ümmet
- Ehl-i Kitap ve Ümniyye
- ÜMMEHÂTU'L-MÜ'MİNÎN
- ÜMMET
- Ümmet-İmam İlişkisi
- Ümniyye Saplantısı
- Ana, yol, din, cemaat, familye, nesil, boy, zaman. Istılahta ise, kendi irâdeleriyle veya bir zorunluluk neticesinde aynıyerde, aynı zamanda veya aynı
- Ümmet Bilinci
- ÜNİVERSİTE
- Tek Ümmet Olmanın Ölçülerinin Tanımlanması
- Ümmet Kelimesi ve Türevleri
- ÜRETİM
- Konuyla İlgili Geniş Bilgi Alınabilecek Kaynaklar
- Ümmet Kelimesinin Anlam Sahası
- ÜVEY ANNE
- İslâmî Ümmet, İnsanlığın Hidâyet Önderidir