Kavram Olarak Tezkiye

'Tezkiye', kavram olarak, nefsini temizlemek, onu şirk, günah, nifak, rics, cehâlet, kötü duygular ve benzeri şeylerden temizlemek, ona itaati ve takvâyı öğretmek demektir.



Allah (cc) nefsi, insana ait iç benliği düzene koydu ve ona hem takvâsını hem de fücurunu (isyan etmeyi) öğretti. Nefis, isyan veya itaat edebilecek bir yapıda yaratıldı. Bundan sonra kim nefsini tezkiye ederse (temizlerse) kurtulur, onu günahla örtüp saran da yıkıma uğrar (91/Şems, 7-10).



Allah (cc), bunun yanında neyin doğru, neyin yanlış olduğunu, rüşd ve sapıklık yollarını göstermiştir (2/Bakara, 256). İnsan nasıl hareket ederse doğru yola gider, nasıl inanır ve yaşarsa sapıtır, zarara uğrar; hepsini göstermiştir. İnsanlara bunları açıklayacak elçiler ve elçilerle beraber apaçık beyyineler (belgeler/İlâhî kitaplar) gönderilmiştir.



İnsan nefsine, itaat etme veya isyan etme yeteneği verilmiş ve bunlardan hangisini seçeceği kendi irâdesine bırakılmıştır. İnsan fücur (günaha girme) yollarına girmez, takvâ elbisesini yırtıp atmazsa nefsini tezkiye etmiş olur.



İnsanları mutlak anlamda yalnızca Allah tezkiye edebilir. Çünkü mutlak yaratıcı meydana getirici O'dur. Nefsin hangi yolla ve nasıl tezkiye edileceğini ancak O bilir. Fücurdan, günahtan, isyandan sakınabilmenin, doğru yola (hidâyete) girebilmenin yöntemini O bildirir.



Rabbimizin bildirdiği tezkiye yollarına uymayıp da kendini temize çıkaranlar, bir anlamda kendilerini üstün görenler (kitap ehli olanlar) yanılıyorlar.



"Nefislerini tezkiye edenleri görmedin mi? Hayır! Allah, dilediğini tezkiye eder/arındırır. Onlar bir hurma çekirdeğindeki ince iplik kadar bile haksızlığa uğratılmazlar." (4/Nisâ, 49).



Allah'ın insanları tezkiye etmesine aracı olanlar şerefli elçilerdir. Onlar, Rabbimizin bildirdiği emir ve hikmetlerle insanların nefislerini her türlü İslâm dışı şeylerden temizlerler.



"Öyle ki, içinizden kendinizden size âyetlerimizi okuyacak, sizi tezkiye edecek, size Kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir peygamber gönderdik." (2/Bakara, 151; ayrıca bkz. 2/Bakara, 129; 3/Âl-i İmrân, 164; 62/Cum'a, 2)



Allah (cc), gönderdiği Kitabı gözardı edenleri ve onu az bir para karşılığı satanları âhirette tezkiye etmeyecek, onları temize çıkarmayacak (2/Bakara, 174). Allah'a verdiği sözden dönenlerin durumu da bundan farklı değildir (3/Âl-i İmrân, 77).



İnsanlardan kim nefsini tezkiye ederse, bu kendi lehinedir, bunun kazancı kendisinindir (35/Fâtır, 18).



Nefislerini tezkiye edip arınanlar için öldükten sonra şüphesiz Adn cennetleri vardır. Onlar orada temelli kalacaklardır (20/Tâhâ, 76).



"Kim tezkiye yaparsa (arınırsa) o elbette kurtulmuştur." (87/A'lâ, 14).



Görüldüğü gibi tezkiye, Kur'an'ın bir emri ve bir ibâdet eylemidir. Bu anlamda tezkiye, takvâya ulaşmak için bir çaba, insanı Allah'tan uzaklaştıracak her şeyden kaçma, nefsi fücur sayılan şeylerden alıkoymaya gayret göstermektir.



Kelime anlamından hareketle, temizlenmek, arı olmak, pak olmak, aydınlanmak, nemâlanmak ve hayır yönünden çoğalmak demek olan tezkiye, bir diğer deyişle İslâm'ın bir başka adıdır.



Nefsin tezkiyesi, mü'minin hayatında başlı başına bir faâliyettir. Bunun nasıl olacağı Kur'an'da anlatılmaktadır. Peygamberimiz (s.a.s.) de bunu yaşayarak bize öğretmiştir.