Halkı Saptırmak İçin Çaba Harcamaları

İçinde yaşadıkları halkın iman etmesi çok ağırlarına gider; bu nedenle onların iman etmelerini istemez, ellerinden geldiğince engellemeye çalışırlar. Çünkü halk iman ettiği takdirde, üzerinde hakimiyet kuracakları bir zemin kalmayacaktır. Herşeyden önce dünyevi üstünlük ölçülerinin, değer yargılarının tümü yok olacaktır. Üstelik tüm toplum, gözlerde büyütülen söz konusu kişilerin aslında ne derece aciz ve basit insanlar olduğunu da anlayacaktır. Böylece artık onları överek şımartacak, onlara tabi olacak kişiler kalmamış olacaktır.



Kendilerine tabi olan, bir nevi kendi malları gibi gördükleri ve genelde de aşağıladıkları kişileri kaybetmek önde gelenlerin hiç işine gelmez. Halkın kendilerini her ne pahasına olursa olsun izlemesini isterler. Bu yüzden de onları doğru yoldan çevirmek için her yolu denerler, hatta kimi zaman bunu o kişileri tehdit etmeye kadar vardırırlar. Allah Kuran’da bunun örneklerini sıkça bildirmektedir:



Kavminin önde gelenlerinden inkar edenler, dediler ki: 'Andolsun Şuayb’a uyacak olursanız, kuşkusuz kayba uğrayanlardan olursunuz. (Araf Suresi, 90)



Firavun: "Ben size izin vermeden önce O’na iman ettiniz. öyle mi? Mutlaka bu, halkı burdan sürüp -çıkarmak amacıyla şehirde planladığınız bir tuzaktır. Öyleyse siz (buna karşılık ne yapacağımı) bileceksiniz." (Araf  Suresi, 123) [100]