3) Büyücülük İftirası:

Kuran kıssaları bize göstermektedir ki, önde gelen inkarcıların geleneksel bir karakteri daha vardır: Bu kişiler, Resul'ün nasıl olup da bazı kimseleri ikna edebildiğini bir türlü anlayamazlar. Çünkü kavmin büyük bölümü Resul'e karşı çıksa da, bazı kimseler -ki bunlar Kuran'ın ifadesiyle müminlerdir- Resul'ün bildirdiği gerçekleri kavramış ve ona bağlanmışlardır. Sözkonusu müminler, Resul'ün Allah'ın elçisi olduğunun, O'nun hükümüyle hükmettiğinin bilincindedirler ve bu yüzden de ona karşı büyük bir sadakat, saygı ve sevgi ile bağlıdırlar.



Bu önde gelen inkarcılar için anlaşılması zor bir durumdur. Onların bakış açısına göre, Resul'ün anlattıkları "eskilerin uydurma masallarından" (Müminun: 23/83) başka bir şey değildir. Oysa "masal" saydıkları bu gerçeklere bazı insanlar (müminler) her şeyi göze alarak büyük bir bağlılıkla bağlanmaktadırlar. Bu durumda önde gelen inkarcılar, Resul'ün sahip olduğu bu ikna yeteneğini "büyücü" oluşuna bağlarlar. Sık sık kullandıkları bu iddiaya göre, Resul etrafındakilerin beynini yıkamakta, onları büyülemektedir.



Kuran inkar edenlerin bu iftirasını şöyle vurgular:



"İçlerinden bir adama: 'İnsanları uyar ve iman edenlere, muhakkak kendileri için Rableri katında 'gerçek bir makam' olduğunu müjde ver' diye vahyetmemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? İnkâr edenler: 'Gerçekten bu, açıkça bir büyücüdür' dediler." (Yunus: 10/2)



"İçlerinden kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar. Kafirler dedi ki: 'Bu, yalan söyleyen bir büyücüdür. İlahları bir tek ilah mı yaptı? Doğrusu bu, şaşırtıcı bir şey'." (Sad: 38/4-5)



Aynı suçlama Hz. Musa'ya karşı da yapılmıştır:



"Musa (olayın)da da (düşündürücü ayetler vardır). Hani Biz onu açık bir delille Firavun'a göndermiştik; Fakat o, 'bütün kişisel ve askeri gücüyle' yüz çevirdi ve: "(Bu,) Ya bir büyücü veya bir delidir" dedi." (Zariyat: 51/38-39)



"Firavun kavminin önde gelenleri dediler ki: 'Bu gerçekten bilgin bir büyücüdür'." (Araf: 7/109)



Kuran bu "delilik" suçlamasının inkarcılar arasında neredeyse gelenekselleşmiş olduğunu bildirmektedir:



"İşte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka: 'Büyücü ve cinlenmiş' demişlerdir. Onlar bunu (tarih boyunca) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır; onlar, 'azgın ve taşkın (tağiy)' bir kavimdirler." (Zariyat: 51/52-53) [208]