Kitab; Anlam ve Mâhiyeti

Belli bir düzen içinde bir araya getirilen sözler toplamına verilen ad. Kendisinden türediği ke-te-be fiilinin masdarı olan el-ketb bir deriyi diğer bir deriye bağlamayı dile getirir. Harf ve seslerin birbirine bağlanarak bir bütün oluşturmaları nedeniyle sözler toplamına kitap denilmiştir. Genelde sözlerin yazıya geçirilmiş toplamına kitap denilmekle birlikte, yazılı olmak şart değildir. Bu nedenle yazılı olmadığı halde peygamberlere vahyedilen Allah kelâmına kitap denir. Bu anlamıyla kitap, genelde vahyi ve vahiy yoluyla indirilmiş tüm ilahi kitapları, özelde de Allah'ın son vahiylerinin oluşturduğu Kur'an'ı dile getirir.



Kitap kelimesi Kur'an'da birçok kitabı belirtmek üzere kullanılır. Bunların başında Levh-i Mahfuz gelir. Levh-i Mahfuz hiçbir şeyin eksik bırakılmadığı[8], düşen bir yaprağın, yerin karanlıklarındaki bir taneciğin, yaş ve kuru hiç bir şeyin eksik bırakılmadan yazıldığı[9], dünyada ve insan hayatında olacak tüm olayların daha bunlar yaratılmadan yazılı olduğu[10] bir kitaptır. Bu kitap Kitab-ı Mübin (Apaçık Kitap), Ümmü'l-Kitap (Kitapların Anası, Ana Kitap) olarak da anılır. Levh-i Mahfuz'da yazılı olayların gerçekleştiği alan olması nedeniyle evren, Ana Kitab'ın açılmış, dış dünyada somutlaşmış biçimidir ve bu özelliği ile evrene de kitap denilmektedir.



Kitap kelimesi Kur'an'da peygamberlere gönderilen vahyin ve bu vahiyler toplamının genel adı olarak da kullanılır. Kur'an'da sık sık peygamberlerle birlikte kitap gönderildiği belirtilir. Bu belirtme sırasında, "Eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık deliller, hikmetli sahifeler ve aydınlatıcı Kitap'ı getiren peygamberler de yalanlanmıştı." (Alu İmran, 3/184) âyetinde olduğu gibi çoğu kez peygamberler çoğul olarak anıldığı halde Kitap tekil biçimiyle anılır. Bu, bütün peygamberlere gelen vahyin kaynağının tek olduğu gibi tek bir kitabı oluşturduğunu da gösterir. Bu kullanımda kitap vahiy ve Allah'ın kelâmıdır. Allah'ın kelamı vahiy yoluyla insanlık tarihi boyunca, değişik peygamberler aracılığı ile aynı mesajı bildirir. Bunlar Kur'an, Tevrat, İncil ya da Zebur olarak ayrı adlar alsalar da gerçekte aynı Kitap'ın görünümleridir.



Kur'an'a göre insanların amellerinin toplamı da yazılı bir kitap oluşturmaktadır. Her insanın kitabı Kıyamet günü çıkartılarak kendisine verilecek ve "oku kitabını" denilecektir.[11] Facirlerin kitabı Siccin'dedir; iyilerin kitabı ise illiyyin'dedir ve bunlar yazılmış birer kitaptır.[12] İyilerin (ashabu'l-meymene) kitabı sağlarından, kötülerin (ashabu'l-meş'eme) kitapları sollarından verilecektir.[13]



Kur'an'da peygamberlere gönderilen vahiy kitaptan başka suhuf ve zübür olarak da adlandırılır. Suhuf, sahifenin çoğuludur ve yazılmış bir şey demektir. Yazılı sahifelerin toplamına da Mushaf denir. Önceki tüm kitaplar ve Kur'an birer suhuftur, başka bir deyişle mushaftır.[14] Suhuf ayrıca Hz. İbrahim (a.s) ve Hz. Musa (a.s)'a gelen vahyin de özel adıdır.



"Yoksa kendisine haber mi verilmedi, Musa'nın suhufunda bulunan ve çok vefalı İbrahim'in" (Necm, 53/35-37).



"Bu elbette ilk sahifelerde de vardır: İbrahim'in ve Musa'nın sahifelerinde de" (A'la, 87/18-19) âyetlerinde Suhuf'un hem genel, hem de özel anlamdaki kullanılışı görülmekledir. Zübür kelimesi de zebur' un çoğuludur. Zebur kelimesi de sahife gibi yazı ve kitap anlamındadır. "O, evvelkilerin zübüründe de vardır" (eş-Şuara, 26/196) ve "Yoksa zübürde sizin için bir beraet mi var?" (el-Kamer, 54/43) gibi birçok âyette zübür kelimesi kitaplar anlamında kullanılmıştır. Kelimenin tekil biçimi olan Zebur ise Hz. Davud'a indirilen kitaba özel ad olarak verilir: "Ve Davud'a da Zebur'u vermiştik" (en-Nisa, 4/163, el-İsra, 17/55).



Kur'an bazı peygamberlere gönderilen kitapları özel adlarla da anar. Buna göre Hz. İbrahim (a.s) ve Hz. Musa (a.s)'a Suhuf gönderilmiştir. Müfessirlere göre Hz. Musa (a.s)'a gönderilen Suhuf, Tevrat'tan önce gelen vahiyleri içerir. Kur'an'da ve sahih hadislerde diğer peygamberlere gelen suhuf özellikle belirtilmez. Ancak Ebu Zerr (r.a)'den rivayet edilen zayıf bir hadise göre Allah, ellisi Şit (a.s)'a, otuzu İdris (a.s)'a, onu İbrahim (a.s)'a ve onu da Musa (a.s)'a olmak üzere (onunun Hz. Adem'e verildiği de söylenir) toplam yüz sahife göndermiştir. Bunun dışında Hz. Musa (a.s)'a Tevrat, Hz. Davud (a.s)'a Zebur, Hz. İsa (a.s)'a İncil ve son olarak Hz. Muhammed (s.a.s)'e de Kur'an gönderilmiştir. İlk üç kitap günümüze ancak tahrif edilmiş biçimleriyle ulaşabilmiştir. Kur'an ise vahyedildiği şekilde korunmaktadır.



Kur'an'a göre kitapların gönderiliş amacı anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında hükmedilmesi[15], insanlar arasında adaletin yerine getirilmesi[16], ayrılığa düşülen konuların açıklanması ve inanan insanlar için yol gösterici ve rahmet olması[17], insanları karanlıktan aydınlığa çıkarıp onları Allah'ın yoluna iletmek[18], zulmedenleri uyarmak ve güzel davrananları müjdelemektir.[19]



Kur'an'ın temel kavramlarından biri olan "kitab" 255 yerde geçmektedir. Türkçedeki 'kitap' anlamı yanında; yazılı şey, yazı, yazılan ve yazdırılan anlamlarına da gelir. "El-Kitab": Allah'ın Kitabı demektir. Kur'an ıstılahında Kitab; Allah tarafından yazdırılan şey anlamında kullanılır ve bu anlamda imanın temel konularından biri de Kitaplara imandır.



Kur'an'ın  "kitab" la ilgili ifâdelerinden şunların kast edildiği anlaşılır:



Genel anlamda vahy[20]



Son Peygamber'e gelmiş bulunan vahiyler toplamı[21]



Bütün kâinat



İnsan



Levh-ı Mahfuz'daki Evrensel kayıt kitabı (evrensel kompütür)[22]



Her ferdin fiillerinin kaydedildiği bireysel disket[23]



Kur'an'a göre insanın önüne, okunmak üzere konan üç temel kitap vardır: Kâinat kitabı, vahy kitabı (Kur'an) ve insanın bizzat kendisi. Kur'an, diğer iki kitabın gereğince okunup değerlendirilmesini kolaylaştıran bir nur (ışık)dur. Evren ve insan adlı kitapların gerektiği şekilde okunabilmesi için, bizzat Allah, vahy kitabı aracılığıyla insana yardımcı olmak için devreye girmektedir. Kur'an, bu üç kitabın belirli pasaj ve parçalarını "âyet" olarak anmaktadır. Kur'an, bir âyetler topluluğu olduğu gibi, kâinat ve insan da âyetler topluluğudur.[24] Ne vahy kitabı, insan ve eşyaya ait ilimler olmaksızın çözülebilir; ne de eşya ve insan, vahy kitabı olmadan layıkıyla anlaşılabilir.[25]



Sözlükte, bir düzen içerisinde bir araya getirilen sözler toplamı anlamına gelir.



Kavram olarak, harf ve kelimelerin birbirine bağlanarak oluşturulan söz bütünlüğüne ‘kitap’ adı verilir. Sözlerin birbirine bağlanması olduğuna göre bunun yazılı olması gerekmez.



Ancak ‘kitap’ denilince genellikle yazılı şeyler akla gelir.



Allah (cc)’ın peygamberlere vahyettiği şey, yazılı olmasa bile ‘kitap’ adını almaktadır. Bu anlamıyla ‘kitap’, genelde vahy ve vahy yoluyla peygamberlere indirilmiş her şey, özelde de Hz. Peygambere indirilmiş son vahy olan Kur’an anlamına gelir.



Allah (cc) evreni ve içindekileri ‘ol’ emriyle yaratmıştır. Allah’ın yarattığı her varlığa bir ‘kelime’ dersek, evren Allah’ın kelimelerinin toplamı olan bir ‘kitap’tır.



Allah’ın bu evren için tesbit ettiği hükümleri, evrenin işleyişine ait kaderi bir ‘Ana Kitap’ta yazılıdır. Her şey o kitapta yazılan hükümler doğrultusunda olmaktadır.[26] Allah’ın katındaki bu kitabın ne olduğunu bilmiyoruz. Buna Levh-i Mahfuz, Mübin Kitap (Apaçık kitap) da denilmektedir.



Kainat (evren) ve onun içindekiler işte bu ilâhí kitabın açılmış şeklidir. Evren o kitabın sayfalarıdır. Allah (cc), tarih boyunca gönderdiği elçilerle, insanların bu kainat kitabındaki ve sayfalar halinde gönderdiği ilâhí kitaptaki âyetleri okumalarını ve onların gereği ile amel etmelerini istemiştir.



Allah’ın evren kitabında yarattığı âyetlerle, ilâhí kitaplardaki âyetler arasında fazla bir fark yoktur.



Kur’an’da ‘kitap’ kelimesi bir kaç anlamda kullanılmaktadır.



Kur’an, peygamberlere gönderilen vahylere ve bu vahylerin genel toplamına da ‘kitap’ demektedir.[27] Vahy anlamında kullanılan ‘kitap’ bir tanedir ve bütün peygamberlere aynı vahy gelmiştir.



Kur’an, bazı peygamberlere suhuflar ve büyük mushaflar (kitap) şeklinde ilahí kitaplar göndermiştir. İbrahim ve Musa’ya gönderilen suhuflar (sayfalar) ile büyük kitap halindeki Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an da ‘kitap’ adıyla anılır.



Kitabın diğer bir anlamı da son peygamber Hz. Muhammed’e gelen vahy’lerin toplamıdır. Bu anlamda Kur’an, Allah’ın kitabıdır (kitabullah’tır). Yani Kur’an-ı Kerim’in diğer adı da Kitap’tır.



Kur’an’ın haber verdiğine göre, insanların bütün yaptıkları bir amel defterine görevli melekler tarafından yazılmaktadır.[28] Bu amel defteri de ‘kitap’ adı verilmektedir. Mahşer günü Allah Teâla herkesin kitabını yani amel defterini eline verecek, kitabını kendisinin okumasını isteyecek.[29]



Dünyada iken fücûr (günah) işleyenleri ‘kitab’ı ‘Siccîn’dedir. İyilerin, müttakilerin ‘kitab’ı ise ‘ılliyyín’dedir.[30] Ashabül Yemin’in (sağ ehli-iyiler’in) kitabı sağ taraftan, ashabü’ş şimal’in (sol ehli-günahkârlar’ın) kitabı ise sol taraftan verilecektir.[31]



Kur’an ‘kitab’ı delil, isbat anlamında da kullanılmaktadır.[32]



Kur’an, insanın önüne okunmak üzere üç ayrı ‘kitap’ sunuyor:



-Kainat (evren) kitabı,



-Vahy kitabı, yani Kur’an,



-İnsan kitabı.



İnsan, Kur’an ışığında yürümekle bu üç kitabın kelimelerini anlayabilir, âyetlerinin sırlarını çözebilir. İnsanın yolunu aydınlatan Kur’an’ın bir adı da ‘Nur’dur. İşte bu nur olmadan evreni de yeterince anlamak mümkün değildir.



Bu kitapların belirli parçalarına ‘âyet’ denilmektedir. Bu âyetler Allah’ın Rabliğinin izleridir, belgeleridir. Kitabı anlamak için işe bu âyetleri anlamaktan başlamak güzeldir.



Allah (cc), insanların anlaşmazlığa düştükleri konularda hükmetmek[33],



Adaleti tam anlamıyla yerine getirmek[34],



Zulmedenleri uyarmak[35],



İnsanları karanlıktan aydınlığa çıkarmak[36],



İnsanlara yol göstermek ve rahmet etmek üzere[37] kitaplar göndermiştir.



Kur’an, bu kitapların sonuncusudur. Allah’tan geldiği gibi durmaktadır. Bozulmamıştır ve insanlar eliyle tahrif edilmemiştir (değiştirilmemiştir). Kur’an, hidayet rehberidir. Onun gösterdiği yol, yaratılışın, var olmanın amacıdır. Ona uyan kurtulur.



İnsanı, hayatı, evreni, fikirleri, yanlışı-doğruyu anlamak için ona bakmalı. Okuduğumuz kitaplar onu anlamaya yardımcı olmalı. Onun çizgisine uyan veya en azından ona aykırı olmayan ve insan eliyle yazılı kitaplar da faydalı kitaplardır.[38]