Kur'an'da İstiâze:

Âze, yeûzu, avzen, ıyâzen, meâzen. Allah’a sığınmak anlamında “istiâze” ve bu kelimenin kökü olan “âze”  ve türevleri Kur’ân-ı Kerim’de toplam 17 yerde geçmektedir. “Allah’ı sığın” anlamında “isteız” 4 yerde[505] geçmekte, “ben sığınırım” anlamında “eûzu” kelimesi 7 yerde[505], “ben sığındım” anlamına gelen “uztu”  2 yerde[505] kullanılır. Yine “sığınırlar” anlamındaki “yeûzune” kelimesi 1 yerde[505] “onu sığındırıyorum, sığınmasını temin ediyorum, ısmarlıyorum” manasına gelen “uîzuh┠1 yerde[505] ve yine “sığınırım” anlamında kullanılan “meâz” kelimesi de iki yerde[505] kullanılır.[505]



Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:



a) Sığınırım anlamında Meâz kelimesi:



“Evinde kalmakta olduğu kadın, ondan murad almak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak: “İsteklerim senin içindir, gelsene” dedi. Dedi ki: “Allah’a sığınırım. Çünkü o benim efendimdir, yerimi güzel tutmuştur. Gerçek şu ki zalimler kurtuluşa ermez.” (Yusuf: 12/23)



“Dedi ki: “Eşyamızı kendisinde bulduğumuzun dışında, birisini alıkoymamızdan Allah’a sığınırız. Yoksa bu durumda kuşkusuz biz zalim oluruz.” (Yusuf: 12/79)



b) Ben sığındım anlamında uztu kelimesi:



“Musa dedi ki: “Gerçekten ben hesap gününe inanmayan her mütekebbirden, benim de Rabbim, sizin de Rabbinize sığındım.” (Mü'min: 40/27)



“(Musa dedi ki:) “Ve doğrusu ben, sizin taşa tutmanızdan benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olana sığındım.” (Duhan: 44/20)



c) Ben sığınırım anlamında eûzu kelimesi:



“Hani Musa kavmine: “Allah muhakkak sizin bir sığır kesmenizi emrediyor.” demişti. “Bizi alaya mı alıyorsun?” dediler. “Cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım.” dedi.” (Bakara: 2/67)



“(Nuh) Dedi ki: “Rabbim, bilgim olmayan şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Ve eğer beni bağışlamaz ve beni esirgemezsen, hüsrana uğrayanlardan olurum.” (Hud: 11/47)



“(Meryem, insan şeklinde gelen melekten korkarak) Dedi ki: “Gerçekten ben. Senden Rahman’a sığınırım. Eğer takva sahibiysen.” (Meryem: 19/18) 



"Ey Muhammed! de ki: Rabbim! Şeytanların vesvesesinden sana sığınırım. Rabbim! Yanımda bulunmalarından da sana sığırınım." (el-Müminûn, 23/97-98)



"Ey Muhammed! De ki: Sığınırım, sabahın Rabbine; yarattıklarının şerrinden, çöktüğü vakit karanlığın şerrinden, düğümlere üfleyenlerin şerrinden, haset ettiği vakit, haset edenin şerrinden." (el-Felâk: 113/1-5)



"Ey Muhammed! de ki: Cin ve insanlardan olan ve insanların kalblerine vesvese veren, o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Rabbi, insanların mâliki ve insanların mâbudu olan, Allah'a sığınırım." (en-Nâs, 114/ 1-6)



d) Sığınırlar anlamına gelen yeuzune kelimesi:



“Bir gerçek de şu ki: İnsanlardan bazı kimseler cinlerden bazı kimselere sığınırlardı da bununla onların azgınlıklarını artırırlardı.” (Cin: 72/6)



e) Onu sığındırıyorum, sığınmasını temin ediyorum, ısmarlıyorum manasına gelen uîzuhâ kelimesi:



“Fakat onu doğurduğunda –Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilirken- dedi ki: “Rabbim, doğrusu bir kız doğurdum. Erkek ise, kız gibi değildir. Ona Meryem adını koydum. Ben onu ve soyunu o taşa tutulmuş şeytandan Sana sığındırırım.” (Al-i İmran: 3/36)



f) Allah’a sığın anlamına gelen isteiz kelimesi:



“Ne zaman şeytandan bir kötü düşünce seni dürterse hemen Allah’a sığın. Çünkü O Semî’dir, Alîm’dir.” (A’raf: 7/200)



"Kur'an oku(mak iste) diğin zaman kovulmuş şeytandan Allah'a sığın" (en-Nahl: 16/98)



 “Şüphesiz, kendilerine gelmiş bulunan hiç bir delil olmaksızın, Allah’ın ayetleri konusunda mücadele edenlere gelince; onların göğüslerinde kendisine ulaşamayacakları bir büyüklükten başkası yoktur. Artık sen Allah’a sığın! Şüphesiz O, Semî’dir, Alîm’dir.” (Mü'min: 40/56)



"Eğer seni şeytan dürter, kışkırtırsa hemen Allah'a sığın."  (Fussılet: 41/36) 



İstiaze ile ilgili diğer ayetlerden bazıları:



 “Allah, hiç kimseye gücünün yettiğinden başkasını yüklemez. Kazandığı kendine, işlediği de aleyhinedir. “Rabbimiz, unutur veya yanılırsak bizi sorumlu tutma! Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Rabbimiz, gücümüzün yetmeyeceği şeyi bize taşıtma! Bizden affet, bizi bağışla, bize merhamet et! Sen bizim mevlamızsın, kafirler topluluğuna karşı bize yardım et!..” (Bakara: 2/286)



“Ey iman edenler! Bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklılık gösterin ve Allah’ı çokça zikredin. Ki kurtuluş bulasınız.” (Enfal: 8/45)



“Dediler ki: “Biz Allah’a tevekkül ettik; Rabbimiz, bizi zulmeden bir kavim için bir fitne kılma. Ve bizi kafirler topluluğundan rahmetinle kurtar.” (Yunus: 10/85-86)



“Rabbimiz bizi inkar edenler için fitne kılma ve bizi bağışla Rabbimiz, Şüphesiz Sen Aziz ve Hakîm’sin.” (Mümtahine: 60/5)[505]



Rasulullah (s.a.v.) zamanındaki bazı müşrikler, geceleyin bir vadiye indikleri ve sıkıntıya düştükleri zaman Allah’a değil de cinlerden bazılarına sığınırlardı. Bununla cinlerin azgınlık, sapıklık, kibir ve günahlarını artırırlardı. Allah (c.c.) bu konuda şöyle buyuruyor:



“Bir gerçek de şu ki: İnsanlardan bazı kimseler cinlerden bazı kimselere sığınırlardı da bununla onların azgınlıklarını artırırlardı.” (Cin: 72/6)



Nebi ve rasuller, salih kimseler günah işlemekten, kafirlerin şerrinden, hesap gününe inanmayan her kibirliden, büyüklük taslayıp, delilsiz olarak Allah'ın ayetleri hakkında tartışanlardan, cahillerden olmaktan ve içyüzünü bilmediği bir şeyi Allah'tan istemekten Allah'a sığınmışlardır. Tüm müslümanlar da rasulleri örnek almalı, tüm kötülüklerden Allah’a sığınmalı, O’na yönelmeli, O’ndan yardım istemelidir.[505]