İRTİDAT (MÜRTED)

Önce kelime üzerinde duralım. İrtidat Arapça bir kelime olup; ridde'nin türevidir. Reddemek, geri çevirmek ve her işten rücû etmek gibi mânâlara gelir.[505] Istılâhta, iman ettikten sonra, İslâm'dan dönmeye verilen isimdir.[505]



Kur'ân-ı Kerim'de: "Sizden her kim dininden döner ve kâfir olarak ölür ise, işte onların dünya ve âhirette amelleri geçersizdir ve kendileri de cehennem ehlidir. Onlar cehennemin ebedî sakinleridir." (Bakara: 2/217) buyurulmuştur.



Mürted ile kâfir arasında çok önemli bir fark vardır. Şöyle ki mürted, İslâm'ın Allahû Teâla (cc) indinde yegâne din olduğunu ve kudsiyetini bildiği halde; dünya menfaati, hırs, hased, kin veya bunun gibi duygularla dinini terketmiştir. Bu duygular, mürtedi müslümanlara karşı muhatap (savaşçı) durumuna getirir. Çünkü irtidatla birlikte sahip olduğu ismet-i şahsiyesini kaybetmiştir.[505] Gayrımüslim olan kâfir ise davete muhtaçtır. İslâm hakkında doğru bir bilgiye sahip değildir. İbn-i Abidin: "İrtidat eden ve muharip durumuna geçen kimsenin öldürülmesi, dinin muhafazası için zaruridir. Çünkü dinin muhafazası maslahatların en üstünüdür"[505] hükmünü zikreder. Hanefî fukahası: "İrtidat eden erkeğin öldürülmesinde, kadının ise hapsedilmesinde müttefiktir. Çünkü kadın muharip (savaşçı) durumunda değildir."[505] Bu noktada şunu hatırlatmakta fayda vardır. Mürted olan erkek derhal öldürülmez; önce irtidat sebebi araştırılıp, şüpheye düştüğü husus izah edilir ve tecdid-i imânâ davet edilir.[505] Bütün bunlardan sonra, durum değişmezse ulû'lemr tarafından öldürülür. Bu cezayı herhangi bir mü'min, kendi şahsî reyiyle yapamaz. Çünkü velâyete tecavüz câiz değildir.[505] Ulû'lemr, bütün ümmetin velâyetine sahiptir.[505]