İMALE

Bir şeyi kendi yerinden başka bir yere meylettirmek, eğmek, bükmek. Harekenin (harflerin seslerinin) tabiî şiveye aykırı olarak uzatmak, harekeyi çekerek okumak.



Terim olarak kıraat ilminde fethayı (üstün hareke) kesreye (esre hareke) doğru meylettirerek okumaya denir. İmale okuyuşta kolaylık sağlamak içindir. Bunlardan fetha asıl, imale ise ferîdir. Kur'an'da imale ile okunan yerler vardır. Her iki okuyuş şekli de Kur'an'ın inmiş olduğu fasih Arapça konuşan Arapların dillerinde mevcuttu. İmale her harfte yapılmaz. Sadece elif, râ ve te'nis hâ'sında yapılır. Bunlara imale harfleri denir.



Kıraat imamlarından bir kısmı imale yapmadan okurlar. Bunlar İbn Kesir, Ebû Cafer ve Yakub'tur. Bir kısmı da imale ile okurlar. Bizim kıraat imamımız Asım'dan ikinci râvisi Hafs sadece Hûd Sûresinin 41. ayetindeki "mecrâha" kelimesinde imale yaptığını rivayet etmiştir. Hafs rivayetinde bundan başka imale yoktur.



Türkçede imale: Aruz vezni ile yazılmış Türk şiirinde tabiî olarak uzatılmaması icap eden kısa heceleri uzun hece halinde okumaya denir. Şairlerce çok baş vuruları bu husus, Türkçenin aruz veznine uymamasından ileri gelmiştir.



Şâmil İA