7) Ümitvar Olmak
Muvahhid, Âlemlerin yegâne Rabbi Allahı şeksiz, şübhesiz ve ortaksız birlemiş, Ondan başka rab, melik ve ilâh tanımamış, kabul etmemiş Tevhid ehli bir şahsiyettir
Mümin, böyle sapasağlam ve katıksız bir şekilde Rabbi Allaha iman etmiş, şirki, küfrü ve tağutu bir yönüyle reddetmiş, izzet sahibi bir inanmış insan-ı kâmildir
Müslüman, bu katıksız imanının gereği olan, Allaha tam teslim olmuş, emirlerini emrolunduğu ve Rasulullah (s.a.s.)den gördüğü gibi yapan, nehyettiklerinden alabildiğince kaçınan, ihlâs sahibi bir yüce değerdir
Her muvahhid bir mümin, her mümin bir müslümandır!.. Muvahhid müminler, Rabbleri Allahdan yana hiçbir zaman ümitleri kesilmez... Onlar Allah'dan ümitlerini kesmeyen ve Rableri Allah'dan rabıtaları asla kopmayan değerli şahsiyetlerdir Onlar, üzerlerine düşen kulluk vazifelerini, bütün imkânlarını kullanarak yerine getirmeye gayret eder, sonra Allaha tevekkül ederler
Katıksız imanlarını koruyup, her gün salih amellerle kuvvetlendirmeye çalışırken, üzerlerine düşen vazifeyi yaptıklarında, Rabbleri Allahın kendilerine yardımcı olduğundan hiçbir zaman şübhe etmezler Her anda bir imtihanda olduğunun farkına varan muvahhid müminler, Allah Teâlânın şu emirlerini idrak etmişlerdir:
Allahın rahmetinden umut kesmeyin. (Zümer, 39/53)
Allahın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allahın rahmetinden umut kesmez. (Yusuf, 12/87)
Öyle ki Rasuller, umutlarını kesip de, artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada onlara yardımımız gelmiştir. Biz, kimi dilersek o, kurtulmuştur. Suçlu-günahkâr topluluğundan zorlu azabımız kesin olarak geri çevrilmeyecektir. (Yusuf, 12/110)
İnsanı ihya vazifesiyle meşgul olan muvahhid müminler, Allahın şu vadının her zaman ve her mekânda gerçekleştiğine ve bu zamanda da gerçekleşeceğine katıksız iman ederler:
Ey iman edenler, eğer siz, Allaha (Allah adına İslâma ve müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır. (Muhammed, 47/7)[488]
Ağızlarıyla Allahın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler istemese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.
Müşrikler istemese de o dini (İslâmı) bütün dinlere üstün kılmak için Rasulünü hidayetle ve hak dinle gönderen Odur. (Tevbe, 9/32-33.)[489]
Muvahhid müminler, İslâmın egemen olduğu ülkeleri müstevli tağutlar tarafından işgal edilse de, kendileri zalim tağutların esareti altına girseler de, kesinlikle umutları kesilmez ve tükenmez Onlar, Allahın yardımı ve izniyle bu esaretten, bu işgalden kurtulacaklarına inanırlar Yine Allahın izniyle insanların hidayet bulacaklarına inandıkları için İslâmı tebliğ etmeye ve İslâma davet etmeye durmadan-dinlenmeden devam ederler Her günün fecr-i sadıkı ile yepyeni umutlarla hayata başlarlar Allah ile rabıtalarını sağlamlaştırır, imanlarını kuvvetlendirir ve azimlerini güçlendirirler Önderleri Rasulullah (s.a.s.)in Sünnetini işlemeye ve Onu izlemeye devam ederler
Muğire b. Şube (r.a.) anlatıyor:
Rasulullah (s.a.s.)i tanıdığım ilk günde ben ve Ebu Cehil b. Hişam, Mekke sokaklarının birinde yürümekteydik. Rasulullahla karşılaştığımızda, Ebu Cehile şöyle dedi:
Ya Ebul-Hakem, Allaha ve Rasulüne gel! Seni, Allaha davet ediyorum.
Ebu Cehil, Ona şöyle karşılık verdi:
- Ya Muhammed, sen, bizim ilâhlarımıza küfretmekten vaz geçmeyecek misin? Senin, daveti tebliğ ettiğine şehadet etmemizi mi istiyorsun? Senin, tebliğ ettiğine şehadet ediyoruz. Ancak Allaha andolsun ki, söylediğin şeylerin gerçek olduğunu bilseydim sana tabi olurdum.[490]
Emirül-müminin İmam Ali (r.a.) anlatıyor:
Rasulullah (s.a.s.), Hacc ve panayır zamanlarında Arab kabilelerine baş vurup onları İslâmiyete davet ediyor ve hiçbir kimse, Onu dinleyip davetini kabul etmiyordu.
Rasulullah (s.a.s.), Mecenne, Ukaz ve Minâ panayırlarında kabilelere birer birer gidiyor ve her sene bunu tekrarlıyordu. Hatta o duruma geldi ki, bu kabilelerden kimisi, kendisine:
- Sen, hâlâ bizden umudunu kesmedin mi? demeye başladı.[491]
Habbab b. Eret (r.a.) anlatıyor:
(İslâmın ilk günlerinde) Rasulullah (s.a.s.), Kâbenin gölgesinde kaftanını yastık yaparak dayandığı bir sırada kendisine, (Kureyş müşriklerinin işkencelerinden) şikayet ettik:
- (Ya Rasulallah,) bizim için Allahdan zafer dileyemez misin? (Bunların zulmünden) kurtulmamız için Allaha dua edemez misiniz? dedik.
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
Sizden önceki ümmetler içinde öyle (mazlum) kişi bulunmuştur ki, müşrikler tarafından onun için yerde bir çukur kazılır, o kişi bu çukura (başı meydanda kalarak) gömülürdü. Sonra büyük bir testere getirilir, başı üstüne konulur, ikiye bölünürdü de (bu işkence) o mümini dininden döndüremezdi. (Bir başkasının da) demir taraklarla etinin altındaki kemiği ve siniri taranır da bu işkence, o mümini dininden çeviremezdi.
Allaha yemin ederim ki, O, şu İslâm Dinini muhakkak kemâle erdirecektir. Öyle bir derecede ki, bir süvari (yalnız başına) Sanadan Hadramevte kadar (selâmetle) gidecek, Allahdan başka hiçbir şeyden korkmayacak, yahud koyun sahibi yolcu, koyunu üzerine kurt saldırmasından korkacaktır. Fakat sizler, acele ediyorsunuz![492]
Şirkin egemen, müşriklerin hükümette olduğu Mekke şirk devleti tağutları tarafından işkencenin en korkuncuna uğratılan muvahhid müminlerin en zor anlarında bunları beyan ediyordu önderimiz Rasulullah (s.a.s.) Âlemlerin Rabbi Allahın kendisine bildirmesiyle bilen, hevasından bir şey konuşmayan, her ne ki söylüyorsa, kendisine vahyolunan Rasulullah (s.a.s.),[493] en zor ve en dar anlarında bile umudunu yitirmemiş, Allaha tam mânâsıyla tevekkül edip ümitvar olmuştur Muvahhid müminlerin acele etmeden, sabrederek, kulluk vazifelerini hakkıyla yerine getirmelerini buyuruyor ve İslâmın mutlaka üstün geleceğini, mümin müslümanların kurtulup zafere ulaşacaklarını müjdeliyordu
Şu iki olayın nakli, konumuzun daha iyi anlaşılmasına vesile olup kanaatimizi pekiştirmektedir
Adiyy b. Hatim (r.a.) anlatıyor:
Rasulullah (s.a.s.):
Sen, Hire şehrini biliyor musun? diye sordu.
Ben:
- Bilmiyorum, fakat adını duydum, dedim.
O (s.a.s.):
Nefsim kudret elinde olan Allaha yemin ederim ki Allah, bu işi başarıya götürecek ve öyle olacak ki, kadın, tek başına Hire şehrinden çıkıp Mekkeye kadar gelecek, hiç kimsenin kendisini korumasına ihtiyaç duymadan Kâbeyi tavaf edecek ve Hürmüz oğlu Kisranın hazineleri de fetih edilecektir. dedi.
Ben:
- Hürmüz oğlu Kisranın mı? diye sordum.
O (s.a.s.):
Evet, Hürmüz oğlu Kisranın! Hem malı o kadar çoğalacak ki, kimse onu kabul etmeyecek. buyurdu.
Rivayete göre Adiyy b. Hatim şöyle demiştir:
- İşte görüyorsunuz, bugün bir kadın, gerçekten tek başına Hireden tâ Mekkeye kadar gider ve kimsenin onu korumasına da ihtiyaç duymadan Beytullahı tavaf eder.
Kisranın hazinelerini fethedenler arasında ben kendim de bulundum. Nefsim, kudret elinde bulunan Allaha yemin ederim ki, üçüncüsü de olacaktır. Zirâ Peygamber Efendimiz (s.a.s.), onu da söyledi.([494])
İbn İshak (rh.a.) anlatıyor:
Selman el-Farisî (r.a.)dan haber aldım ki, o, şöyle dedi:
- Hendekten bir bölüme vurdum. Bir kaya, bana karşı katı geldi. Rasulullah (s.a.s.) ise, bana yakın bir yerde idi. Vurduğumu ve yerin bana sert geldiğini görünce indi, elimden kazmayı aldı. Bir darbe ile oraya vurdu ki, kazmanın altından bir parıltı parladı. Sonra bir darbe daha indirdi. Ve onun altından diğer bir parıltı parladı. Sonra üçüncü bir darbe daha vurdu ve onun altından diğer bir parıltı daha parladı.
Dedim ki:
- Babam ve anam sana fedâ ya Rasulullah, kazmanın altından sen vurdukça parladığını gördüğüm şey nedir?
Dedi ki:
Ya Selman, sen, onu gördün mü?
Dedim ki:
- Evet.
Buyurdu ki:
Birinciye gelince, Allah bana, onunla Yemeni fethetti. İkinciye gelince Allah, onunla bana Şam ve batıyı fethetti. Üçüncüye gelince, Allah, onunla bana doğuyu fethetti.
İbn İshak (rh.a.) dedi ki:
Bana, itham etmediğim bir kimse, Ebu Hureyreden naklen haber verdi ki o, işte bu memleketler, Ömer (r.a.) ve Osman (r.a.) zamanında ve ondan sonra fetholundukları zaman şöyle diyordu:
- Aklınıza gelen yerleri fethettiniz. Ebu Hureyrenin nefsi elinde olan Zâta Kasem ederim ki, siz, hiçbir şehir fethetmediniz ve kıyamete kadar da hiçbirini fethetmeyeceksiniz ki, ancak Allah Subhanehu, Muhammed (s.a.s.)e bundan önce oraların anahtarlarını vermemiş olsun.[495]
Her muvahhid bir mümin, her mümin bir müslümandır!.. Muvahhid müminler, Rabbleri Allahdan yana hiçbir zaman ümitleri kesilmez... Onlar Allah'dan ümitlerini kesmeyen ve Rableri Allah'dan rabıtaları asla kopmayan değerli şahsiyetlerdir Onlar, üzerlerine düşen kulluk vazifelerini, bütün imkânlarını kullanarak yerine getirmeye gayret eder, sonra Allaha tevekkül ederler
Katıksız imanlarını koruyup, her gün salih amellerle kuvvetlendirmeye çalışırken, üzerlerine düşen vazifeyi yaptıklarında, Rabbleri Allahın kendilerine yardımcı olduğundan hiçbir zaman şübhe etmezler Her anda bir imtihanda olduğunun farkına varan muvahhid müminler, Allah Teâlânın şu emirlerini idrak etmişlerdir:
Allahın rahmetinden umut kesmeyin. (Zümer, 39/53)
Allahın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allahın rahmetinden umut kesmez. (Yusuf, 12/87)
Öyle ki Rasuller, umutlarını kesip de, artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada onlara yardımımız gelmiştir. Biz, kimi dilersek o, kurtulmuştur. Suçlu-günahkâr topluluğundan zorlu azabımız kesin olarak geri çevrilmeyecektir. (Yusuf, 12/110)
İnsanı ihya vazifesiyle meşgul olan muvahhid müminler, Allahın şu vadının her zaman ve her mekânda gerçekleştiğine ve bu zamanda da gerçekleşeceğine katıksız iman ederler:
Ey iman edenler, eğer siz, Allaha (Allah adına İslâma ve müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır. (Muhammed, 47/7)[488]
Ağızlarıyla Allahın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler istemese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.
Müşrikler istemese de o dini (İslâmı) bütün dinlere üstün kılmak için Rasulünü hidayetle ve hak dinle gönderen Odur. (Tevbe, 9/32-33.)[489]
Muvahhid müminler, İslâmın egemen olduğu ülkeleri müstevli tağutlar tarafından işgal edilse de, kendileri zalim tağutların esareti altına girseler de, kesinlikle umutları kesilmez ve tükenmez Onlar, Allahın yardımı ve izniyle bu esaretten, bu işgalden kurtulacaklarına inanırlar Yine Allahın izniyle insanların hidayet bulacaklarına inandıkları için İslâmı tebliğ etmeye ve İslâma davet etmeye durmadan-dinlenmeden devam ederler Her günün fecr-i sadıkı ile yepyeni umutlarla hayata başlarlar Allah ile rabıtalarını sağlamlaştırır, imanlarını kuvvetlendirir ve azimlerini güçlendirirler Önderleri Rasulullah (s.a.s.)in Sünnetini işlemeye ve Onu izlemeye devam ederler
Muğire b. Şube (r.a.) anlatıyor:
Rasulullah (s.a.s.)i tanıdığım ilk günde ben ve Ebu Cehil b. Hişam, Mekke sokaklarının birinde yürümekteydik. Rasulullahla karşılaştığımızda, Ebu Cehile şöyle dedi:
Ya Ebul-Hakem, Allaha ve Rasulüne gel! Seni, Allaha davet ediyorum.
Ebu Cehil, Ona şöyle karşılık verdi:
- Ya Muhammed, sen, bizim ilâhlarımıza küfretmekten vaz geçmeyecek misin? Senin, daveti tebliğ ettiğine şehadet etmemizi mi istiyorsun? Senin, tebliğ ettiğine şehadet ediyoruz. Ancak Allaha andolsun ki, söylediğin şeylerin gerçek olduğunu bilseydim sana tabi olurdum.[490]
Emirül-müminin İmam Ali (r.a.) anlatıyor:
Rasulullah (s.a.s.), Hacc ve panayır zamanlarında Arab kabilelerine baş vurup onları İslâmiyete davet ediyor ve hiçbir kimse, Onu dinleyip davetini kabul etmiyordu.
Rasulullah (s.a.s.), Mecenne, Ukaz ve Minâ panayırlarında kabilelere birer birer gidiyor ve her sene bunu tekrarlıyordu. Hatta o duruma geldi ki, bu kabilelerden kimisi, kendisine:
- Sen, hâlâ bizden umudunu kesmedin mi? demeye başladı.[491]
Habbab b. Eret (r.a.) anlatıyor:
(İslâmın ilk günlerinde) Rasulullah (s.a.s.), Kâbenin gölgesinde kaftanını yastık yaparak dayandığı bir sırada kendisine, (Kureyş müşriklerinin işkencelerinden) şikayet ettik:
- (Ya Rasulallah,) bizim için Allahdan zafer dileyemez misin? (Bunların zulmünden) kurtulmamız için Allaha dua edemez misiniz? dedik.
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
Sizden önceki ümmetler içinde öyle (mazlum) kişi bulunmuştur ki, müşrikler tarafından onun için yerde bir çukur kazılır, o kişi bu çukura (başı meydanda kalarak) gömülürdü. Sonra büyük bir testere getirilir, başı üstüne konulur, ikiye bölünürdü de (bu işkence) o mümini dininden döndüremezdi. (Bir başkasının da) demir taraklarla etinin altındaki kemiği ve siniri taranır da bu işkence, o mümini dininden çeviremezdi.
Allaha yemin ederim ki, O, şu İslâm Dinini muhakkak kemâle erdirecektir. Öyle bir derecede ki, bir süvari (yalnız başına) Sanadan Hadramevte kadar (selâmetle) gidecek, Allahdan başka hiçbir şeyden korkmayacak, yahud koyun sahibi yolcu, koyunu üzerine kurt saldırmasından korkacaktır. Fakat sizler, acele ediyorsunuz![492]
Şirkin egemen, müşriklerin hükümette olduğu Mekke şirk devleti tağutları tarafından işkencenin en korkuncuna uğratılan muvahhid müminlerin en zor anlarında bunları beyan ediyordu önderimiz Rasulullah (s.a.s.) Âlemlerin Rabbi Allahın kendisine bildirmesiyle bilen, hevasından bir şey konuşmayan, her ne ki söylüyorsa, kendisine vahyolunan Rasulullah (s.a.s.),[493] en zor ve en dar anlarında bile umudunu yitirmemiş, Allaha tam mânâsıyla tevekkül edip ümitvar olmuştur Muvahhid müminlerin acele etmeden, sabrederek, kulluk vazifelerini hakkıyla yerine getirmelerini buyuruyor ve İslâmın mutlaka üstün geleceğini, mümin müslümanların kurtulup zafere ulaşacaklarını müjdeliyordu
Şu iki olayın nakli, konumuzun daha iyi anlaşılmasına vesile olup kanaatimizi pekiştirmektedir
Adiyy b. Hatim (r.a.) anlatıyor:
Rasulullah (s.a.s.):
Sen, Hire şehrini biliyor musun? diye sordu.
Ben:
- Bilmiyorum, fakat adını duydum, dedim.
O (s.a.s.):
Nefsim kudret elinde olan Allaha yemin ederim ki Allah, bu işi başarıya götürecek ve öyle olacak ki, kadın, tek başına Hire şehrinden çıkıp Mekkeye kadar gelecek, hiç kimsenin kendisini korumasına ihtiyaç duymadan Kâbeyi tavaf edecek ve Hürmüz oğlu Kisranın hazineleri de fetih edilecektir. dedi.
Ben:
- Hürmüz oğlu Kisranın mı? diye sordum.
O (s.a.s.):
Evet, Hürmüz oğlu Kisranın! Hem malı o kadar çoğalacak ki, kimse onu kabul etmeyecek. buyurdu.
Rivayete göre Adiyy b. Hatim şöyle demiştir:
- İşte görüyorsunuz, bugün bir kadın, gerçekten tek başına Hireden tâ Mekkeye kadar gider ve kimsenin onu korumasına da ihtiyaç duymadan Beytullahı tavaf eder.
Kisranın hazinelerini fethedenler arasında ben kendim de bulundum. Nefsim, kudret elinde bulunan Allaha yemin ederim ki, üçüncüsü de olacaktır. Zirâ Peygamber Efendimiz (s.a.s.), onu da söyledi.([494])
İbn İshak (rh.a.) anlatıyor:
Selman el-Farisî (r.a.)dan haber aldım ki, o, şöyle dedi:
- Hendekten bir bölüme vurdum. Bir kaya, bana karşı katı geldi. Rasulullah (s.a.s.) ise, bana yakın bir yerde idi. Vurduğumu ve yerin bana sert geldiğini görünce indi, elimden kazmayı aldı. Bir darbe ile oraya vurdu ki, kazmanın altından bir parıltı parladı. Sonra bir darbe daha indirdi. Ve onun altından diğer bir parıltı parladı. Sonra üçüncü bir darbe daha vurdu ve onun altından diğer bir parıltı daha parladı.
Dedim ki:
- Babam ve anam sana fedâ ya Rasulullah, kazmanın altından sen vurdukça parladığını gördüğüm şey nedir?
Dedi ki:
Ya Selman, sen, onu gördün mü?
Dedim ki:
- Evet.
Buyurdu ki:
Birinciye gelince, Allah bana, onunla Yemeni fethetti. İkinciye gelince Allah, onunla bana Şam ve batıyı fethetti. Üçüncüye gelince, Allah, onunla bana doğuyu fethetti.
İbn İshak (rh.a.) dedi ki:
Bana, itham etmediğim bir kimse, Ebu Hureyreden naklen haber verdi ki o, işte bu memleketler, Ömer (r.a.) ve Osman (r.a.) zamanında ve ondan sonra fetholundukları zaman şöyle diyordu:
- Aklınıza gelen yerleri fethettiniz. Ebu Hureyrenin nefsi elinde olan Zâta Kasem ederim ki, siz, hiçbir şehir fethetmediniz ve kıyamete kadar da hiçbirini fethetmeyeceksiniz ki, ancak Allah Subhanehu, Muhammed (s.a.s.)e bundan önce oraların anahtarlarını vermemiş olsun.[495]
Ve'l-Asr
- İhya Vazifesi
- Kuşatıcı İhya Hareketi
- 1) İmanda İhya
- 2)
- 3) Ahlâkta İhya
- Vusul İçin Usûl
- İnsanı İhya Ve Sabır
- İhya Hareketinde Muhatab
- 1) Muhatab Şahsiyeti Tanımak
- 2) İşi Kolay Tutmak
- 3) Güzellikle Davranmak
- 4) Muhabbet Aracı: Hediyeleşmek
- 5) Sert Davranıştaki Hikmet
- İhya Erinin Özellikleri
- 1) Sarsılmaz, Sağlam ve Katıksız Bir İman
- 2) Yeterli İlme Sahib Olmak
- 3) Takvalı Olmak
- 4) Tevazu
- 5) Dosdoğru Olmak
- 6) Sabır Etmek
- 7) Ümitvar Olmak
- 8) Ekonomik Bağımsızlık
- Bir Örnek Şahsiyet: Mus'ab B. Umeyr (R.A.)
- Hayatından Bir Bölüm
i1 harfi
- İBÂHİYYE
- İBDÂ
- İBN KESİR
- Tefsiru'l-Kur'âni'l-Azîm:
- İBN MACE
- Sünen-i İbn Mâce:
- İBN TEYMİYYE
- İBNU'S-SEBİL
- İBRA
- İBRAHİM SÛRESİ
- İBRÂNÎ
- İBTİLÂ'
- İCÂBET
- İCAP VE KABUL
- a) Sözle icap ve kabul:
- Sıygaların İcap ve Kabulde Etkisi:
- b) Mektup, elçi, telefon vb. ile icap ve kabul:
- c) Teâtî yolu ile icap ve kabul:
- İCARETEYN
- İCÂZET
- İCBÂR
- İCMA'
- İcmaın Mertebeleri:
- l) Sarih İcma:
- 2) Sükûtî İcma:
- 3) Müctehidlerin Belli Bir Ortak Noktada İttifak Etmeleri:
- İCMA-İ ÜMMET
- İCMÂLÎ ÎMAN
- İCRÂ
- Mahkeme Kararlarının İcrâ ve İnfazı:
- İCTİHAD
- Terim Olarak İctihad:
- İctihad
- İctihad
- İctihad
- İÇ EZAN
- İDDİHÂR
- İDEOLOJİ
- İDRAR
- İFFET
- İFK OLAYI
- İFLÂS
- İFTAR
- İFTİRA
- İ
- İftira
- İFTİTAH TEKBİRİ
- İĞVÂ
- İHANET
- İHDÂD
- İHLÂL
- İHLÂS
- İHLÂS SÛRESİ
- İHRAM
- İhrama Giren Kimsenin Dikkat Edeceği Hususlar:
- Mikatlar (İhrama Girme Yerleri):
- İHRAZ
- İHSAN
- İHTİLÂFÜ'D DÂR
- İHTİLÂM
- İHTİLÂT
- İHTİYARLIK
- İHTİYAT
- İHVANU'S-SAFÂ
- İHYÂ
- İNSANI İHYA
- Ve'l-Asr
- İDDET
- İHSÂR
- İHTİDÂ
- İHTİKÂR
- İKÂB
- İKÂLE
- İKİNDİ NAMAZI
- İKRAR
- Hastanın İkrarı:
- İKTA'
- İkta'nın Kısımları:
- 1- Temlik Suretiyle İkta':
- 2- İstiğlâlen ikta':
- İKTİDÂ
- İKTİDAR
- İKTİDARSIZLIK
- İKTİSAD
- İLÂ'
- İlâ'nın Şartları:
- İLÂHİ KANUN
- İLAHİ KİTAPLAR
- İLÂH
- İ'LÂY-I KELİMETULLAH
- İLHAM
- İLLET
- İLLİYYÛN
- İLME'L-YAKÎN
- İLTİMAS
- İLTİZAM
- İLYAS (a.s.)
- İMA
- İMALE
- İREM
- İMÂMEYN
- İMANIN ŞUBELERİ:
- Birinci Kısım: Tasdikle İlgili İtikadiyat'tır
- İkinci Kısım: Dille Alakalı Ameller
- Üçüncü Kısım: Bedenî Ameller
- 1. Çeşit: Muayyen Şeylere Ait Olanlar
- 2. Çeşit: Kendisine Tabi Olanlarla İlgili Şeyler
- 3. Çeşit: Âmmeye Müteallik Şeyler
- İMARET
- İMSAK
- İMTİYAZ HAKKI
- İNCİL
- İncil Çeşitleri:
- 1) Matta İncili:
- 2) Markos İncili:
- 3) Luka İncili:
- 4) Yuhanna İncili:
- İNFÂK
- İ
- İnfak
- İnfak
- İnfak; Anlam ve Mâhiyeti
- Kur'an'da İnfak
- Hadislerde İnfak
- Allah'ın Verdiği Her Nimetin İnfakı Vardır
- Malla Yapılan İnfak
- İlimden Yapılan İnfak
- Mutluluktan Yapılan İnfak
- Sağlıktan yapılan İnfak
- Gençlikten Yapılan İnfak
- Güzel Sözle Yapılan İnfak
- Güler Yüzle Yapılan İnfak
- İnfakın Fayda ve Hikmetleri
- İNFİTÂR SÛRESİ
- İNKÂR
- İNNİN VE BAŞKALARI
- İNSAN
- Yaratılış Gayesi:
- Sosyal Açıdan İnsan:
- Nâs ve İnsan Kelimelerinin Anlam ve Mâhiyeti
- İnsanın İki Yönü
- İnsanın Bazı Temel Özellikleri
- Kur'an-ı Kerim'de İnsan
- a) İnsanın Olumlu Özellikleri
- b) İnsanın Olumsuz Özellikleri
- İnsan İle Diğer Canlılar Arasındaki Farklar
- 1) Zekâ:
- 2) Anlatma (İfade) Yeteneği:
- 3) Ellerinin Yapısı Ve Vücudunun Dik Durması:
- 4) Öğrenme Ve Yeni Denemelerde Bulunma Yeteneği:
- İnsanın Menşei (Oluşumu) Meselesi
- Kur'an'da İnsanın Yaratılması ve Halifeliği
- İnsanın Yaratılışı
- Ne Zamandan Beri Müslümanım? (Dünyaya Ne Olarak Geldim?)
- Kaalu Bela Ne Demektir?
- İnsanın Yaratılış Gayesi
- İnsanın Konumu ve Görevi
- İnsan Ölünce Ne Olacak?
- Akîde Yönünden İnsanlar
- İnsanın Değer ve Üstünlüğü
- İnsanın Değeri:
- Haklar, Görevleri; Nimetler de Sorumlulukları Doğurur
- İNSAN SÛRESİ
- İNŞA
- İNŞALLAH
- İNŞİKÂK SÛRESİ
- İNŞİRAH SÛRESİ
- İNTİHAR
- İNZAL
- İNZÂR
- İnzâr; Anlam ve Mâhiyeti
- Kur'an'da İnzâr Kavramı
- Mü'minlerin Uyarılması
- Uyarının Fayda Etmediği Kâfirler
- Çağdaş Davetçi/
- Bütün Toplumlar Peygamber Aracılığıyla Uyarılmıştır
- Elçi Gönderilmeyen, Uyarı Yapılmayan Toplumlar Helâk Edilmezler
- Toplumun Önderleri Toplumdan Sorumludur
- İNZİVA
- İPEKLİ GİYİNMEK
- İPOTEK
- 1. Ortak Malların Rehnedilmesi:
- 2. Başka Bir Şeye Bitişik Ve Onunla Meşgul Bulunan Malın Rehnedilmesi:
- İRHASAT
- İRŞÂD
- İ
- İrşad
- İRTİDÂD
- İrtidâd; Anlam ve Mâhiyeti
- Geniş Anlamda İrtidâd ya da Riddet Nedir
- İrtidâd, Neden Küfrün
- Kur'ân-ı Kerim Mürtedler
- İrtidâd, Aynı Zamanda Bir İslam Hukuku Konusudur.
- Mürtedin Kişiliği:
- Mürted
- İrtidat Sebepleri:
- Fıkhî İctihadlara Göre Mürtedin Cezası
- Mürtedin Öldürülmesinin Hikmeti:
- İrtidatın Başlaması:
- 1) Dinden Tamamen Dönenler:
- 2) Namazla Zekâtı Birbirinden Ayıranlar:
- Ridde Savaşları
- Halid bin Velid'in Tuleyha Meselesini Çözümlemesi:
- Benû Âmir, Havâzin ve Suleymlilerin İrtidâdı:
- Kur'ân-ı Kerim'de İrtidâd Kavramı
- Bir Tefsirden İktibas
- Hadis-i Şeriflerde İrtidât Kavramı
- Mürtede Verilecek Dünyevî Cezânın Tahlili
- İrtidadın Dünyevî Cezası Yoktur Diyenlerin Delilleri
- Gizli İrtidâd
- Şirkin Çağdaş Yansımaları; Özendirilen ve Dayatılan Mürtedlik
- Güncel Câhilî Eğitimde Şirk:
- İttibâ Şirki:
- Mürtedliğe Giden Yollar
- Mürtedliğe Yol Açan Sebepler:
- Bir Müslümanı Mürted Yapan Tavırlar:
- Elfâz-ı Küfür:
- Çevrede Çokça Duyulan Elfâz-ı Küfürden Bazıları (Söyleyeni Şirke Düşürmesinden Korkulan, Müslümanları Mürted Yapmasından Endişe Edilen Çirkin Sözler)
- 1) Allah'la İlgili:
- 2) Dinle İlgili:
- 3) Cennet, Melek ve Kaderle İlgili:
- Ef'âl-i Küfür:
- 1) Puta Tapmak:
- 2) Mushafı Pisliğe Atmak Gibi Saygısızca Davranmak:
- 3) Gayr-i Müslimlerin Tapınaklarına İbâdet Kasdıyla Gitmek:
- 4) İbâdet Kasdıyla Herhangi Bir Şahsa Secde Etmek:
- 5) Ölülerden Duâ Ederek Bir Şey İstemek, Kabirleri Tapınak Yapmak:
- 6) Haç Takınmak:
- 7) Ğıyar ve Zünnâr:
- 8) Mecûsî ve Yahûdi Şapkası:
- 9) Sihir:
- Müşrik ve Mürtedlerle Mücâdele
- Seyyidü'l-İstiğfar Duası:
- Şirk, Küfür ve İrtidaddan Korunma Yolları
- İrtidâd, İrticâ/Gericilik Demektir; Mürted de Mürtecî/Gerici
- Konuyla İlgili Geniş Bilgi Alınabilecek Kaynaklar
- İRTİDAT (MÜRTED)
- İSA (a.s.)
- Hz. İsa; Hayatı, Tebliği ve Tevhid Mücadelesi:
- Kur'ân-ı Kerim'de Hz. İsa:
- Hadislerde Hz. İsa:
- Hıristiyanlara Göre Hz. İsa:
- Hz. İsa'nın Çarmıha Gerilmesiyle İlgili İncillerdeki Kuşkular:
- İncillere Göre Hz. İsa'nın Beşerî Yönleri:
- Hz. İsa'nın Babasız Doğma Mûcizesi:
- Hz. İsa'nın Ref'i ve Nüzûlü Meselesi:
- Hz. İsa'nın Gökten İneceğini İfade Eden Hadis
- Mehdî:
- Deccâl:
- Deccâlın Özellikleri:
- İSBAT-I VACİB
- İSLAM'DA MEZHEP
- Müellifin Önsözü
- İslâm Ve İman'ın Hakikati:
- Dört Mezhebten Belli Bir Mezhebi Taklid Etmek Ne Vaciptir, Ne De Mendup
- İslâm'ın Esası Allah'ın Kitabı Ve Rasûlullah'ın Sünnetiyle Amel Etmektir
- Müteahhirun Herşeyi Değiştirip, Tek Bir Kişiyi Taklid Etmeyi Gerekli Kılmakla Tefrikaya Düştüler
- İnsan Öldüğünde Kabirde Mezhep Veya Tarikattan Sorguya Çekilir Mi?
- Belirli Bir Mezhebe Bağlanmanın Gerekli Olduğu Sözünün Aslı Siyasetle İlgilidir
- Mezhebin Bid'at Oluşu Konusunda Dehlevi'nin Araştırması
- Rasûlullah'tan Başka Birisine Taassup Gösteren Sapık Ve Cahildir
- Kemal B. Hümâm'ın Belirli Bir Mezhebe Bağlanmanın Gereksiz Olduğunu Belirtmesi
- Uyulması Gereken İmam Rasûlullahtır
- İhtilaf Ve Tefrikalar Mezheplere Tabi Olma Yüzündendir
- İmam Ebu Hanife'nin Mezhebi Kur'an Ve Sünnetle Amel Etmektir
- Müçtehid İçtihadında Hata Da Yapabilir, Doğruyu Da Bulabilir Teşride. Hata Yapmayan Sadece Peygamberdir
- Hak Kesinlikle Rasûlullah'ın Dışında Hiçbir Kimsenin Görüşüyle Sınırlandırılamaz
- Önemli Bir İkaz
- Bu Ümmetin Hali Ancak Evvelkilerin Islah Olunduğuyla Islah Olunur
- Ulemanın Dinin Hükümlerini Değiştirdiğine Dair Fahreddin Er-Razî'nin Görüşü
- İmam-ı Â'zam (En Büyük İmam) Rasûlullahtır
- Allah Bize Sırat-ı Müstakim'e Girmemizi Emrediyor
- Gazaba Uğrayanlar, Hakkı Sadece Kendi Mezhebinden Kabul Ederler
- Rasûlullah Belli Bir Mezhebin İnsanlar İçin Gerekli Olduğunu Söylememiştir
- Fasıl
- Kaynaklar
- İSM
- İSMAİLİYYE
- Mezhebin Kaideleri:
- İSMET
- İSM-İ A'ZÂM
- İSNÂ AŞERİYYE
- İSNÂD
- Âli ve Nâzil İsnâd:
- İSRÂ
- İSRÂ SURESİ
- İSRAF
- İsrafın Anlam Sahası:
- Kur'an'da İsrafın Manaları:
- İSRÂFİL (a.s)
- İSRÂİLİYÂT
- İSRAİLOĞULLARI
- Benî İsrâil, İsrâil, İbrânî, Yahûdî ve Mûsevî Kelimeleri ve Mâhiyeti
- Bazı Hadis-i Şerifler:
- İsrâiloğullarının Tarihi
- Firavun ve İsrâiloğulları
- Firavun'dan Kurtulduktan Sonra İsrâiloğulları
- Hz. Muhammed (s.a.s.) ve İsrâiloğulları
- İsrâiloğullarının Karakteri / Yahudileşme Alâmet ve Özellikleri
- Onlar ve Biz
- Yahudileşme ve Yahudileşme Temâyülü
- İmanda Pazarlık
- Dini, Kutsal Kitabı Tahrif
- İSTİANE
- İSTİARE
- İSTİÂZE
- İstiâze; Anlam ve Mâhiyeti:
- Kur'an'da İstiâze:
- Sünnette İstiaze:
- İstiazenin Hükmü:
- Şeytandan Kurtuluş Yolu:
- Sığınan, Kendisine Sığınılan ve Kendisinden Sığınılan
- Şeytanın İbâdetlere Tasallutu ve Şeytanı Kaçıran Şey:
- Günümüzde İstiaze Anlayışı:
- Allah'a Sığınma Tarzı Nasıl Olmalı?
- İstiâze Şuurunun Bize Kazandıracağı Anlayış ve Davranışlar:
- İSTİBRÂ'
- İSTİDRAC
- İSTİĞÂSE
- İSTİĞFAR
- İstiğfar'ın Mahiyeti?
- İbadet Olarak İstiğfar:
- İSTİHÂRE
- İSTİHAZA
- İSTİHKAK
- İSTİHLÂF
- İSTİHSAN
- İstihsanın Çeşitleri:
- 1. Nass Sebebiyle İstihsan:
- 2. İcmâ Sebebiyle İstihsan:
- 3. Zarûret ve İhtiyaç Sebebiyle İstihsan:
- 4. Kapalı Kıyas Sebebiyle İstihsan:
- 5. Örf Sebebiyle İstihsan:
- 6. Maslahat Sebebiyle İstihsan:
- İSTİKAMET
- (DOĞRULUK-DOĞRU YOL)
- İSTİKBÂR
- İstikbâr ve Türevleri:
- İstikbar Duygusu:
- İstikbâr; Tanım ve Mâhiyeti
- Istikbar Duygusu
- MÜSTEKBİR
- Müstekbirlerin Özellikleri:
- İstikbar Mantığı:
- Müstekbir Tipler
- Müstaz'af
- Müstekbir ve Müstez'af Ilişkisi
- Müstaz'af İnsan Grupları
- Müstekbirliğin Sonucu: Dünyevî ve Uhrevî Azap
- Uhrevî Azap ve Cehennnem:
- İstikbârın Sembol Tipleri (Müstekbirlerin Duayenleri)
- İstikbâra Kapılmayanlar: Melekler, İnsan Dışındaki Canlılar ve
- İSTİLÂ
- İSTİLAM
- İSTİMLÂK
- İSTİMNÂ
- İSTİMVÂL
- İSTİNBÂT
- İSTİNCA
- Abdest Bozmanın Âdâbı:
- İSTİNŞÂK
- İSTİRCÂ'
- İSTİSNA BÂBI
- İSTİŞARE
- İstişârenin Fazileti:
- İSTİŞARENİN EHEMMİYETİ
- İstişare Emri:
- Telakki:
- Teşvik:
- Hz. Peygamber İstişareye Muhtaç Mı?
- En Büyük Dahi De İstişareye Muhtaçtır:
- Ashab Ve İstişare:
- Hz. Peygamber'in Müşavirleri:
- İstişare Mevzuları:
- İstişare Dışı Mevzular:
- İstişarenin Mekanizması
- 1- Müşavirin Durumu:
- a. Liyakat:
- b. Mûtemed Olmak:
- c. Müslüman Ve Dindar Olmak:
- d. İlgili Olmak:
- 2. İstişarenin Şekli:
- a. Doğrudan Re'ye Müracat:
- b. Liyakatlinin Müdahalesi:
- c. Yersiz Teklif:
- 3- Kararın Alınması:
- a- Ekseriyetin Re'yi:
- b- Görüşlerden birinin ihtiyarı:
- c- Kararı Tehir Etmek:
- d- İcbarî Karar:
- 4- Şahsî Kanaatında Direnmemek:
- 5- Müşavirleri Gücendirmemek:
- 6- Tatbikat Sırasında Azim:
- Batı Demokrasisi:
- 1) Demokrasinin Tenkidi:
- Teknokrasi
- Demokrasinin Sonu Anarşidir:
- 2) İslam'da Kanun Koyma Mekanizması:
- 3) Hürriyet Telakkisi:
- Peygamberler De Hür De
- Hürriyet Sahası:
- Tahdidden Gaye:
- İslam'da Kadınlarla İstişare
- I- Kur'an'a Göre:
- II. Sünnete Göre:
- Bu Meselede Temel Prensip:
- İSTİŞHÂD
- İSTİVÂ
- İSYAN
- İsyan Nedir?
- İsyanın İki Anlamı:
- İsyan; Anlam ve Mâhiyeti
- İsyanın İki Yönü
- Ma'siyet Ne Demektir?
- İtaat; Anlam ve Mâhiyeti
- Tâat Ne Demektir?
- Kur'ân-ı Kerim'de İtaat ve İsyan Kavramı
- Hadis-i Şeriflerde İtaat ve İsyan
- İtaat Edilmesi Gereken Kimseler
- a- Allah'a İtaat:
- b- Rasûl'e İtaat:
- c- Ülü'l-Emr'e İtaat:
- İtaat Edilmesi Yasak Olan Kimseler
- a- Kâfirlere:
- b- Ehl-i Kitaba:
- c- Münâfıklara:
- d- Kendisini Allah Yolundan Uzaklaştıran ve Saptıran Liderlere ve Büyüklere:
- e- Şeytana ve Şeytanın Dostlarına:
- f- Günahkârlara ve Nankörlere:
- g- Yalancılara:
- h- Ahlâksızlara:
- i- Gâfillere, Zikirden (Allah'ı anmaktan ve Kur'an'dan) Gaflette Olanlara:
- j- Namaza Engel Olanlara:
- k- Aşırılara, İsrafçı ve Fesatçılara:
- l- Şirke Zorlayan Ana-Babaya:
- m- Halka, İnsanların Çoğuna (Demokrasi Anlayışına) ve Zanna:
- n- İnsanların ve Bilmeyenlerin Hevâlarına/Kötü Arzu ve İsteklerine:
- o- Allah'a ve Rasûlüne İsyanı (Haram Olan Bir Şeyi) Emreden Kim Olursa Olsun, Ona
- Küfürde Önderler ve Onların İzinden Giden Uyduları
- İtaat ve İsyan Yoluyla Düşülen Şirk
- Allah'a İtaat ve İsyanın Boyutları
- Bütün Evren Allah'a İtaat Etmektedir
- Nerdesin Ey Güzel İsyan?
- İŞÇİ, İŞÇİLİK
- İŞHAD (ŞAHİT TUTMA)
- İŞKENCE
- İŞRAK NAMAZI
- İŞVEREN
- İTAAT
- İTAB ÂYETLERİ
- İTİKÂD
- İTİKÂF
- İ'TİKÂF
- İTLÂF
- İtlafta Tazminin Gerekmesi İçin Gereken Şartlar:
- İTTİHAD
- İVAZ
- İYİLİK
- İZÂLE-İ ŞÜYÛ
- Kazaen (Mahkeme kararıyla) Taksimin Şartları:
- İZÂR
- İZZET
- İzzetin Manası:
- Kişiye İzzet Kazandıran Davranışlar:
- Gerçek İzzet:
- İZZET-İ NEFS