4) Muhabbet Aracı: Hediyeleşmek

Atâ İbn Ebi Müslim Abdullah el-Harasanî (r.a.)’ın riva­yetiyle şöyle buyurur Rasulullah (s.a.s):



“Musafaha ediniz (tokalaşınız), aranızdaki kin gider. Birbirinize hediye veriniz ki, birbirinizi seversiniz ve aranızdaki düşmanlık gider.”[429]



Önderimiz Rasulullah (s.a.s), böyle buyururlar… Mü’min müslümanların birbirlerini sevmeleri ve aradaki kinin, nefretin, düşmanlığın giderilmesi için hediyeleşmek, selâmlaşmak ve tokalaşmak emredilmiş… İhya erleri, bu emre çok dikkat edip uymalıdırlar…



İnsanların cennete gidebilmeleri için katıksız iman et­meleri lâzım… Tam ve kâmil bir iman, mü’minler arasındaki saygı ve sevgi ile gerçekleşir… Böyle bir iman, saygı, sevgi ve birliktelik, dünya hayatında huzur ve barışın ol­mazsa olmaz gereklerindendir… Ebedî ahiret hayatının saa­deti ise yine bunlara bağlıdır…



Ebu Hureyre (r.a.)’ın rivayetiyle Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurur:



“Siz, iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirleri­nizi sevmedikçe de (tam) iman etmiş olamazsınız. Ben, size bir şey göstereyim mi, onu yaparsanız birbirinizi seversi­niz: Aranızda selâmı yayın!”[430]



Önderimiz Rasulullah (s.a.s), ümmeti arasındaki sev­giyi, selâmlaşmaya ve hediyeleşmeye bağlamıştır… Çünkü selâmlaşma, tokalaşma ve hediyeleşme, küs insanları barış­tırır, birbirinden nefret eden kalbleri, yakınlaştırıp uzaklaş­tırır… Arasındaki kin ve düşmanlık yok olup, yerini sevgiye ve dostluğa bırakır…



Ebu Hüreyre (r.a.)’dan:



Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurur:



“Hediyeleşin! Çünkü hediye, göğüsten kini giderir. Bir komşu kadın, komşu olan kadına koyun paçası bile olsa (hediye vermeyi) küçük görmesin!”[431]



Mü’minlerin annesi Aişe (r.a.) şöyle demiştir:



- Rasulullah (s.a.s), hediyeyi kabul eder ve hediyenin karşılığında hediye verirdi.[432]



Ebu Hüreyre (r.a.)’dan:



Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurur:



“Eğer ben, koyun ayağı, yahud sığır ve davar ayağı yemeye çağırılsam, muhakkak bu çağrıya icabet ederim. Yine bana, koyun ayağı, yahud sığır ve davar ayağı hediye edilse, onu da muhakkak kabul ederim.”[433] 



Rasulullah (s.a.s), aradaki sevginin pekişmesi için gün­deme gelen hediyeleşmede, hediye edilen nesnenin mânevî değerini ön plana çıkarmış ve asıl olanın bu olduğunu be­yan buyurmuştur… Hediyeden maksad, gönüllerin kay­naşması ve fikirlerin uzlaşmasına vesile olmasıdır… Onun maddî değerinin fazlaca önemi yoktur…



Mü’min müslümanlar arasında hediyeleşmenin öne­mine dikkat çeken önderimiz Rasulullah (s.a.s), kalblerini İslâm’a ısındırmak ve mü’minlere karşı olan düşmanlıkla­rını önlemek için, diğer insanlara da bolca hediyeler ver­miştir… Rasulullah (s.a.s)’in, bu davranışı, insanların üze­rinde çok olumlu bir tesir yapıyor ve onların kısa zamanda müslüman olmasını sağlıyordu… İnsanı ihya konusunda hediyenin ne kadar önemli olduğu apaçık görülmekteydi…



Enes b. Malik (r.a.) anlatıyor:



Bir adam, Rasulullah (s.a.s)’den iki dağ arası(nı dolduracak) koyun istemiş, O da vermiş. Bundan sonra adam, kavmine gelerek:



- Ey Kavmim, müslüman olun! Vallahi, Muhammed öyle ihsanda bulunuyor ki, fakirlikten korkmuyor, demiş.



Enes, şunu söylemiş:



- Bir adam, ancak dünyayı murad ederek müslüman oluyor. Fakat müslüman olur olmaz İslâmiyet, onun nazarında dünyadan ve dünya üzerindekilerden daha makbul oluyor.[434] 



Yunus İbn Şihab (r.a.) anlatıyor:



Rasulullah (s.a.s), Fetih Gazası’nı yaptı ve Mekke’yi fet­hetti. Sonra Rasulullah (s.a.s), beraberindeki müslümanlarla (savaşmaya) çıktı. Hüneyd’de savaştılar. Allah, dinine ve müslümanlara yardım etti.   



Rasulullah (s.a.s.), o gün Safvan b. Ümeyye’ye yüz tane deve verdi. Sonra yüz tane, sonra yüz tane daha ilave etti.



Safvan:



- Vallahi, Rasulullah (s.a.s.), bana verdiğini verdi. Amma kendisi bana, insanların en menfuru idi. Bana ver­mekte devam etti. Nihayet nazarımda insanların en sevim­lisi oldu, demiş.[435]



Allâme Aliyyü’l-Karî (rh.a.), “Şifa” şerhinde şunları söylemiştir:



“Rasulullah (s.a.s.)’in, bu gibilere bol atiyyeler vermesi, bunların küfür derdinden ancak böylelikle kurtulacağını bildiği içindir. Çünkü mahir doktor, hastaya münasib olan ilacı verir. Peygamber (s.a.s.) de, müellefe-i kulûbun derdi, mal ve hayvan olduğunu görmüş, onları, kendilerine en güzel develer vermek suretiyle tedavi etmiş. Böylece küfür nıkmetinden kurtulup İslâm nimetine nâil olmuşlardır.”



Safvan başta olmak üzere kendilerine bol atiyyeler ve­rilen müellefe-i kulûb, birer birer müslüman olmuş, İslâm’ın nuru ve Peygamber (s.a.s.)’in bereketi ile çok geçme­den eski düşmanlıkları, muhabbete inkılâb etmiş, kalblerinde imanın hakikatı parlayarak dünkü düşmanları Peygamber (s.a.s.), dünyada en sevdikleri insan, buğzettikleri İslâmiyet de, uğrunda canlarını fedâ ettikleri dünyalardan daha kıymetli varlıkları hâline gelmiştir.[436]



Iyâd b. Hımar demiştir ki:



Peygamber (s.a.s.)’e bir deve hediye et(mek iste)miştim. Bunun üzerine (bana):



“Sen, müslüman oldun mu?” diye sordu.



Ben:



- Hayır, cevabını verdim.



Peygamber (s.a.s.) de:



“Ben, müşriklerin bağış(larını kabul)den men edildim.” buyurdu.[437]



Hattabî (rh.a.), bu hadisi açıklarken şu görüşlere yer ve­riyor:



“Rasul-ü Zişan Efendimizin, bu hediyeyi reddetmesi iki şekilde tefsir edilmiştir:



1) Bu hediyyeyi reddetmekle onu, müslüman olmaya davet etmiştir.



2) “Hediyeleşiniz de aranızda karşılıklı sevgi meydana gelsin.” hadis-i şerifinde açıklandığı üzere hediyeleşmek, özellikle hediyeyi kabul eden kişide, onu kendisine veren kişiye karşı bir sevgi duygusu meydana getirir. Hz. Pey­gamber, bu hediyeyi alması neticesinde kalbinde, onu veren müşrike karşı bir sevginin doğmasından korktuğu için ka­bul etmeyip reddetmiştir. Çünkü bir peygamberin kalbinin bir müşrike meyl etmesi asla câiz değildir.



Hz. Peygamber’in, Habeşistan Kralı Necaşî’den gelen hediyyeleri kabul ettiği bilinen bir gerçek ise de, o hadiseyle buradaki hadise kıyas edilemez. Çünkü Necaşî, Ehl-i Kitab idi. Bilindiği gibi, Ehl-i Kitab’ın yiyecekleri bize helâl kılın­dığı gibi, onların kadınlarını nikâhlamamız da helâl kılın­mıştır. Müşrikler ise, böyle değildir.”



Gerçekten Hz. Peygamber’in, Eyle Melikinden hediye olarak gelen bir katırı, Ükeydir’den gelen ipek cübbeyi, Rum Padişahı’ından gelen boyalı ipek bir elbiseyi kabul et­tiği de bilinmektedir.[438]



Rasulullah (s.a.s.), kendileriyle siyasî anlaşmalar yap­tığı ve barış içinde bulunduğu müşriklerden hediye kabul etmiş ve kendilerine hediye göndermiştir...



Ebu Ömer İbn Abdilber, "el-İstiâb"da şöyle der:



- Rasulullah (s.a.s.), Amr b. Ümeyye ed-Damrî’yi bir hediye ile Mekke’ye Ebu Süfyan b. Harb’e gönderdi.



Ebu Ubeyd Kasım b. Sellâm, şu rivayeti nakleder:



- Bu hediye, Acve hurması idi. Rasulullah (s.a.s.), Ebu Süfyan’a yazarak, kendisinden işlenmiş bir deri istemiş, o da, deriyi hediye etmişti.



Ebu Ubeyd şöyle der:



- Bu hediye olayı, Mekke fethi öncesinde Mekkeliler ile Rasulullah (s.a.s.) arasındaki anlaşma dönemindeydi.[439]



Önderimiz Rasulullah (s.a.s.), müşriklikten tamamıyla vazgeçip gereği üzere iman etmiş olanlardan hediye kabul etmiştir...



İbn İshak dedi ki:



- Ferve b. Amr b. Nahire el-Cüzâmî en-Nüfasî, Rasulullah (s.a.s.)’e müslüman olduğuna dair bir elçi gön­derdi ve O’na beyaz bir katır hediye etti.



Ferve, Bizans’a yakın Arablar üzerine Bizans’ın amili (valisi) idi.[440]



Rasulullah (s.a.s.), hediyeyi kabul etti ve elçiye beşyüz dirhem hediye verdi.[441]



İnsanı ihya hareketinde ve İslâm’a davet konusunda hediyeleşmek, bu delillerden de anlaşıldığı gibi çok önemlidir... İhya erleri olan muvahhid mü’minler, bunu ihmal et­meden zamanında ve yerinde değerlendirmelidirler...[442]


Ve'l-Asr
i1 harfi