Hz. Muhammed (s.a.s.)'in Âyetü'l-Kübrâsı:

Hz. Peygamber’in gördüğü ifâde edilen “âyetü’l-kübr┠tanımlaması Necm sûresinde geçmektedir:



“Andolsun o, Rabbinin en büyük âyetlerinden (âyât-ı kübrâdan) bir kısmını gördü.” (Necm: 53/18).



Ayrıca Kur’an’da, İsrâ olayı ile ilgili olarak da aynı ifade, benzer bir yaklaşımla İsrâ sûresinin ilk âyetinde de belirtilmiştir. Küçük bir farkla ki, bu âyette “kübr┠sıfatı kullanılmamıştır:



“Kuluna (Peygamber’e) âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye bir gece Mescid-i Haram’dan etrafını mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya kadar götüren (Allah) münezzehtir...” (İsrâ: 17/1)



Gerçek şu ki, Hz. Peygamber’in gördüğü âyetü’l-kübrânın ne olduğu âyetten çıkarılamadığı gibi, Hz. Peygamber (s.a.s.) de gördüğünün ne olduğunu açık ve net bir şekilde ashâbına anlatmamıştır. Bu kapalılık nedeniyle olacak ki, bu âyetin içerdiği anlam üzerinde birbirinden farklı düşünceler ileri sürülmüştür. Bu görüşleri üç noktada toplamak mümkündür:         



1- Âyette geçen “kübrâ”dan kastedilen Cebrâil’dir. Çünkü üzerinde durulan Necm sûresindeki ilgili âyetin öncesinde yer alan ilk 17 âyetin konusu vahy ve Cebrâil merkezlidir.



2- Âyette geçen “kübr┠yalnız Cebrâil’den ibâret değildir. Hz. Peygamber, miraç gecesi sayılamayacak kadar çok âyetler görmüş, Rabbinin mülk ve saltanatının acâipliklerinden kelâmın ifâde sınırına sığmayıp ancak müşâhede ile ulaşılabilecek olaylar yaşamıştır.



3- Hz. Peygamber’in gördüğü âyetü’l-kübrâ, yani en büyük âyet “rü’yet”tir. Yani Allah Rasûlü, rivâyete ve âyetin bir yorumuna göre miraçta Allah’ı görmüş ve Allah’a iki yay kadar ve hatta daha yaklaşmıştır.[900]


ÂYET
A harfi