Allah'tan Râzı Olmanın Boyutları:

Mü’minin Allah ve O’nun Rabliği karşısındaki tavrı ‘teslim ve râzı olmak’tır. Bu, kul olmanın ve bu kulluğu istenilen şekilde yerine getirmenin bir göstergesidir. Allah’ın takdirine karşı gelmek, O’nun yaptıklarını, hükmünü, ölçülerini, koyduğu sınırları kabul etmemek, râzı olmamak isyandır ve haddi aşmaktır, yani tuğyandır. Allah’ın verdiklerine ve takdir ettiklerine râzı olmamak; O’ndan gelecek lütuf ve nimetlerin azalmasına yol açabilir.



Kur’an’ın ifâdesine göre Allah (c.c.) da kendi rızâsına uygun amel işleyen güzel kullarından râzıdır. Kendi dini uğruna çalışan kullarını, Allah için biatleşenleri, ihsân edenleri rızâsına ulaştırmaktadır. Peygamberimiz buyuruyor ki: “Rab olarak Allah’tan, din olarak İslâm’dan, rasûl olarak da Muhammed (s.a.s.)’den râzı olan imanın tadını tatmıştır.” (Müslim, İman 11, hadis no: 56, 1/62). Görüldüğü gibi, kul olarak yaratılan insan, Allah’ın Rabliğine, O’nun evrendeki hâkimiyetine, O’nun ilâhlığına râzı olmalıdır. O Allah, insanlar için din, yaşama biçimi, dünya hayatını düzene koyucu sistem olarak İslâm’ı uygun görüp göndermiştir. Rabbini seven ve O’nun kaderine rıza gösteren kul, İslâm’a ve onun getirdiği ölçülere de râzı olur. Allah’ın dini İslâm’a muhâlefet etmez.



Rabbimiz, insanlığa son elçi olarak Hz. Muhammed (s.a.s.)’i seçmiştir. Allah’ı seven O’nun seçtiği Rasûlünden ve O’nun getirdiği prensiplerden de râzı olur, memnûniyetini bildirir.