Fıkıh İlminde Huccet:

Fıkıh ilminde huccetin, genel olarak kat'î olsun veya olmasın "delil" anlamında kullanıldığı görülmektedir. Senetlere, vesîkalara, mahkemelerden verilen bir kısım îlâmlara da huccet denilir. Aynı zamanda, baş tarafında hâkimin imzâsı, sonunda da şâhitlerin imzaları bulunup, alış-verişe, nafakaya, vasiyyete, vekâlete, ikrâra, borçlanmaya, kefâlete ve buna benzer şeyler için yazılan vesîkalara da huccet denir. (Ömer Nasûhi Bilmen, Hukûk-ı İslâmiyye ve Istılâhât-ı Fıkhiyye Kamusu, İstanbul, t.y, VIII, 119).



Eskiden bir hükmü ihtivâ etsin veya etmesin hâkim tarafından hukûkî bir hâdiseye dair düzenlenen vesikaya da bu ad verilirdi. Şer'iyye mahkemelerinden verilen huccetler ta'lik yazı ile yazılırdı (M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul, 1983, I, 865).



Ayrıca, yine bu sahada hucec-i hattiyye, tabiri kullanılmaktadır ki, bu; berât, defter-i hâkâni kaydıyla dava olunanın mahkeme tarafından verilip, herhangi bir kötü zan ve suçlamadan uzak olan vesika ve îlamlar hakkında kullanılan bir tabirdir. Bunlar kanunen kesin delil (beyyine) sayılır ve iddia edilen şey bununla sabit olur (M. Zeki Pakalın, a.g.e, 1/865).