Hikmet: Yitik Mal;

        



Hikmet, yerli yerinde yapılan iş, söylenilen söz, hakk’a uyan bilgi ve davranış, faydalı ve tutarlı bir şey ise; bu, nerede üretilirse üretilsin, nereden gelirse gelsin, kabul edilir, alınır.



Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor:



“Yalnız iki kişiye gıpta edilebilir: Bir adam ki Allah (cc) kendisine hikmet vermiştir, o adam bu hikmet gereğince hareket ediyor ve onu başkalarına öğretiyor ve bir adam ki Allah (cc) kendisine mal vermiştir, o da malı Hakk yolunda harcamaya koyulmuştur.” (Müslim, S. Musafirín/267, Hadis no: 815, 1/559. Buharí,  Ilim/15, 1/28. Nesâí, nak. Ibni Kesir, 1/242)



Kimileri de ‘Hikmetin başı Allah korkusudur’ (Ibni Merduyeh, nak. Ibni Kesir, 1/242) hadisinden hareketle hikmet’i, Allah korkusu olarak almışlardır. Kur’an’ın övdügü bilgi, şüphesiz ki kişiyi Rabbine götüren, ona doğruyu gösteren ve isabetli hareket etmesini sağlayan bilgidir. Ruhsuz, köksüz, kuru maddecilikle oyalanan, insanı Rabbinden uzaklaştıran bilgi neye yarar. Öyle bilgide ne hikmet vardır, ne de kalbi tatmin eden bir özellik vardır. Işte bilgi ve hikmeti değerli kılan, onlara sahip olan insanın Rabbinin makamından kula yaraşacak şekilde korkmasıdır.