Hastalık Hükümleri

“...Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa, tutamadığı günler kadar diğer günlerde oruç tutar...” (2/Bakara, 184).



Hastalık, namazın rükünlerinden bir kısmının düşmesine, oruç ve hac gibi ibâdetlerin ertelenmesine neden sayılır. Hasta olan kimse, ayakta duramayacak kadar halsiz veya ayakta durmak kendisine zararlı ise ayakta durmaz, oturduğu yerde rükû ve secdesini yaparak namazını kılabilir. Kolayına geldiği biçimde oturabilir: Diz çöker, kalçası üzerine çöküp dizlerini dikerek oturur, bağdaş kurar, nasıl rahat ediyorsa öyle oturabilir.



Rükû ve secde de yapamayacak durumda ise oturduğu yerde îmâ ile, yani başını eğip doğrultarak namazını kılar. Dinde güçlük yoktur. Allah her şahsa, ancak gücü yettiği kadar sorumluluk yükler (2/Bakara, 286). Allah insanlara kolaylık ister, zorluk dilemez (2/Bakara, 185). İmrân bin Husayn (r.a.) der ki: “Bende dizanteri vardı. Peygamber (s.a.s.)’e ‘nasıl namaz kılacağımı’ sordum. “Ayakta kıl, yapamıyorsan oturarak kıl, bunu da yapamıyorsan yan üzere yatarak kıl” buyurdu” (Buhârî, Taksîru’s-Salâh 17).



Hasta, yapabileceği kadar namazı ayakta kılar, hepsini kılamazsa bir-iki rekâtını ayakta kılar. İftitah tekbîrini alacak veya bir âyet okuyacak kadar ayakta durabiliyorsa bunları ayakta yapar; namaza ayakta başlar; bir rahatsızlık duyunca hemen oturur. Ayakta durabilen, fakat rükû ve secde yapamayan kimse ayakta durur, rükû ve secdeyi başını eğerek yapabilir, ama oturarak yapması daha iyidir. Kıyâmı ayakta yapar, rükû ve secde zamanında oturup îmâ ile rükû ve secdeleri yapar.



Oturamayan kimse, sırt üstü yatıp yüzü de kıbleye dönmesi için ensesine bir yastık koyar, başını eğip doğrultarak namazını kılar. Ayağını da kıbleye uzatmamak için mümkünse dizlerini toplar.



Ayakta idrarını tutamayıp oturarak tutabilen, oturarak namaz kılar.



Oturduğu yerde namaz kılarken birden iyileşen, namazın geri kalanını ayakta kalkıp normal biçimde tamamlar.



Cuma’ya gitmek, hastalığına zarar verecek olan kişilere Cuma namazı farz değildir. Hastabakıcı da hasta durumundadır. Hastaya kendisinden başka bakacak kimse yoksa o hastabakıcı da Cuma’ya gitmek zorunda değildir.



Hastalık, oruç borcunu ertelemeyi meşrû kılan özürlerdendir. Oruç tuttuğu takdirde hastalığının artacağından, yahut geç iyileşeceğinden korkan kimse, oruç tutmayabilir veya başladığı orucu bozabilir. İyileştikten sonra tutamadığı günleri kazâ eder.



Kim Ramazan ayında hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutar (2/Bakara, 185). İhtiyarlık veya şifa umudu kalmamış hastalık gibi devamlı mâzereti olup da oruç tutmağa güçleri yetmeyenlerden Ramazan orucu istenmez; onun yerine böyle bir hasta veya yaşlı, bir fakir doyumluluğu kadar fidye verir (2/Bakara, 185).



Yine, mü’minler için önemli farzlardan/görevlerden olan Allah yolunda savaşa katılmamalarından ötürü zayıflara ve hastalara bir günah yoktur; ancak, onların boş durmamaları, dille cihad olan tebliğ ve insanlara öğüt vermeleri gerekmektedir (9/Tevbe, 91).



Yine, görme özürlüye, topala ve hastaya güçlük yoktur (Bunlara yapamayacakları görevler yüklenmez; yapamadıklarından dolayı günahkâr olmazlar) (24/Nûr, 61).