d- Kadının Elbisesi:

İslâm kadının, nâmahrem olanlara karşı örtünmesini emretmiştir. Kadın kıyafetinin şu üç ölçüye uygun olması şarttır:



1) Kadının elbisesi, vücudunu göstermeyecek kadar kalın olacaktır.



2) Göğüs, bel, kalçalar gibi şehvet çekici uzuvları teşhir edecek kadar sıkı ve dar olmayacaktır. Rasûl-i Ekrem (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:



“Cehennemliklerden iki sınıf vardır ki ben onları (dünyada) görmedim: Birincisi, yanlarında bulunan öküz kuyruğu gibi kırbaçlarla halkı kırbaçlayan kimseler. İkincisi, giyinmiş çıplak, (kalçasını) oynatan, salınarak yürüyen, başları, salınan deve hörgücü gibi kadınlardır. Bunlar cennete giremezler, onun kokusunu da alamazlar; halbuki onun kokusu mesâfelerin ötesinden alınır.” (Müslim, Libâs 125).



Bu hadiste geçen “giyinmiş çıplak” ifadesi “bazı yerlerini örtüp bazı yerlerini açan veya ince/şeffaf veya dar elbise giyen kadınlardır” şeklinde açıklanmıştır. Bu ifadeyi, “örtülü olmalarına rağmen davranışları ile karşı cinsin cinsî duygularını tahrik eden kadınlar” şeklinde anlamak da mümkündür.



3) Kadın erkeğe, erkek de kadına benzemeye özenmeyecektir. Her iki cinsin kendilerine âit özellikleri ve buna uygun kıyafetleri vardır. Karşı cinse özenti bir ruh bozukluğu ve ahlâkî sapıklıktır. Bu sebeple Peygamberimiz erkeğin kadın, kadının da erkek elbisesi giymesini menetmiş (Ebû Dâvud, Libâs 28; Ahmed bin Hanbel, II/325), karşı cinse benzeme özentisini lânetlemiştir (Buhârî, Libâs 61; Ebû Dâvud, Libâs 27; Tirmizî, Edeb 34).