Allah, Peygamberlerinden Dilediğini Dilediği Kadar Gayba Muttali Kılar

 



Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:



“Allah, sizi gaybe muttali kılacak değil; fakat Allah, Rasüllerinden dilediğini (gaybe muttali kılmak için) seçer.” (Al-i İmran: 3/179) 



“Allah, gaybı bilendir. Hiç kimseyi gaybına vâkıf etmez. Ancak beğenip seçtiği Rasul(ler müstesna.)” (Cin: 72/26)



“De ki: Allah’ın dilediği müstesna, kendi nefsim için bir zarar def edip bir menfaat sağlayamam. Eğer gaybı bilseydim hayırdan çok (şeyler) yapar ve bana kötülük dokunmazdı. Ben, başka değil, ancak inanan bir toplum için müjdeleyici ve bir uyarıcıyım.” (A’raf : 7/188)



Müşrikler, çeşitli vesilelerle, beşer tâkatinin ulaşamadığı bazı şeylerin bilgisini veya onların icadını Rasulullah’tan istiyorlardı. Zira onlar, peygamberlik iddiasında bulunan kimsenin insanüstü bir güce sahip olması, sebepler kanununun dışında, istediği zaman gayb haberlerine vâkıf olması ve olağanüstü işleri yapmaya her an muktedir olmasının gerekliliğine inanıyorlardı. Bundan dolayı, Allah’ın Rasulü, Rabbından aldığı vahiylerle gaybı bilen ve her şeye gücü yeten ancak Allah olduğunu, Allah bildirmedikçe gaybı bilemediğini onlara tebliğ ediyordu.    



Bâtıl ve sapık inançlardan biri de gayb âleminde birçok tasarruflar yapmaya yetkisi bulunan İlyas, Hızır, Gavs, Kutup ve Ricalu’l-Gayb gibi ölmüş veya hayalî varlıklara inanmaktır. Çoğu kez bu hayalî şahıslara olan inanç bağı ve bağlılık onların ilahlaştırılmasına kadar gidiyor, dolayısıyla tevhidden saptırıp şirk batağına sürüklüyor.[38]