D- Fısk'ın Çeşitleri:

        



‘Fısk veya füsuk’ yanlış bir tavrın adıdır. Dinin sınırlarından dışarı çıkanların yaptığı hatayı açık bir şekilde vurgulamaktadır.



İblis’in, Allah’ın ‘secde et’ emrine karşı gelerek isyan etmesi ‘fısk’ olduğu gibi, peygamberlere karşı gelenlerin, servetiyle ve makamıyla şımarıp günah işleyenlerin tavrı, ‘ben sizin ilâhınızım’ diyen firavunun ve ona bu işinde yardımcı olanların davranışı, münafıkların ikili oynamaları, yahudilerin peygamberlere karşı tutumları, hırıstiyanların Allah’ın emrinin dışına çıkmaları, mü’minlerin haram işlemeleri de ‘fısk’ olarak nitelenmektedir.



İslâm Şeriatına göre ‘fısk’ın üç derecesi vardır:



1- Günahı çirkin kabul etmekle beraber ara sıra günah işlemek,



2- Günahın haram olduğunu bile bile ısrarlı ve devamlı bir şekilde işlemek,  



3- Günahın çirkinliğini kabul etmeyerek, yani günahları helâl sayarak onu yapmaktır.



Üçüncü derece şüphesiz ki İslâm’ın inkâr ve küfr dediği derecedir. İnsan yaratılışı gereği itaat ta edilebilir, günah ta işleyebilir. Allah (cc) genelde insanlara, özelde de günah işleyen mü’minlere tevbeyi tavsiye ediyor. Mü’minlerin bile bile günahta ısrar etmeyeceklerini, hatalarını anladıkları zaman bu hatalarından vaz geçeceklerini haber veriyor.[24]



Ancak bir kimse günahı kendi aklınca helâl kabul ederek, Allah’ın koyduğu sınırları tanımazsa, ısrarlı bir şekilde Din’in günah saydığı şeyleri işlemeye korkusuzca devam ederse; bu tutum, inkârdan, Allah’a karşı gelmekten başka bir şey değildir.



Mü’minler hakkında ‘fısk’, bazen onları küfre götürebilecek hassas bir noktadır. Peygamberimiz (sav) mü’minleri küçük günâhlardan bile sakındırıyor. Küçük günahları işlemeyi alışkanlık haline getirmek, mü’mini büyük günah işlemeye alıştırır. Onları da devamlı yapan, giderek işlediği günahların helâl olduğunu, onların haram olmadığını kabul etme tehlikesine kadar götürür.



Bu da ‘fısk’tan başka bir şey değildir. Dikkat edilirse günahları çekinmeden işlemek ancak inkâr edenlerin, Allah’a karşı gelenlerin tavrıdır. Kur’an, onların bu tutumlarına ‘fısk’, kendilerine de ‘fasık’ diyor. Mü’minleri de onların bu ‘fısk’ olan davranışlarından sakındırıyor.[24]