Kur'ân-ı Kerim'de Ribâ/Fâiz

 



Kurân-ı Kerim'de fâiz anlamında ribâ kelimesi ve türevleri 6 âyette; 10 yerde zikredilir. (2/Bakara, 275, 275, 275, 276, 278; 3/Âl-i İmrân, 130; 4/Nisâ, 161; 30/Rûm, 39, 39, 39)



“Ribâ/fâiz yiyen kimseler (kabirlerinden), tıpkı şeytan çarpmış kimseler gibi çarpılmış olarak kalkarlar. Onların bu hali, ‘alış-veriş (ticâret) de fâiz gibidir’ demelerindendir. Oysa ki Allah, ticâreti helâl, fâizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de fâizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve işi Allah’a kalmıştır (Allah dilerse onu affeder). Kim tekrar fâize dönerse, işte onlar ateş ashâbıdır, orada devamlı kalırlar.



Allah fâizi mahveder (fâiz karışan malın bereketini giderir). Sadakaları çoğaltır (içinde sadaka verilen malları bereketlendirir). Allah (günahta ısrar eden) günahkâr kâfirlerin hiçbirini sevmez.



İman edenler, sâlih/iyi ameller yapanlar, namaz kılanlar ve zekât verenler için Rableri katında mükâfâtları vardır. Onlara korku yoktur, mahzun da olmayacaklardır.



Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Eğer gerçekten iman ediyorsanız fâiz olarak artan miktarı almayın.



Şâyet (fâiz hakkında söylenenleri) yapmazsanız, Allah ve Rasûlü tarafından ilân edilmiş bir harp ile karşı karşıya olduğunuzu iyi bilin. Eğer tevbe edip fâizcilikten vazgeçerseniz, sermâyeniz sizindir. Böylece haksızlık etmezsiniz ve haksızlık da edilmezsiniz.” (2/Bakara, 275-279)



“Ey iman edenler! Kat kat artırılmış olarak fâiz yemeyin. Allah’tan sakının ki kurtuluşa eresiniz.” (3/Âl-i İmrân, 130)



“Men edildikleri halde fâizi almaları ve haksız (yollar) ile insanların mallarını yemeleri yüzünden (onları güzel şeylerden mahrum ettik) ve içlerinden inkâra sapanlara acı bir azap hazırladık.” (4/Nisâ, 161)



“İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz herhangi bir fâiz, Allah katında artmaz. Allah’ın rızâsını isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte zekâtı veren o kimseler, evet onlar (sevaplarını ve mallarını) kat kat arttıranlardır.” (30/Rûm, 39)