İmam Ahmed'in İtikadı:

İmam Ahmed’in itikat konusundaki sözlerini ihtiva eden en önemli eser İmam Hallal’ın “es-Sünnet” isimli kitabıdır. Şeyhu’l İslam İbn Teymiyye şöyle dedi: “Ahmed’in usulu’d din konusundaki sözlerini Ebu Bekr Ahmed b. Muhammed b. Harun el- Hallal toplamıştır.[257] Burada İmam Ahmed’in itikadı ile ilgili olarak iki metin nakletmekle yetineceğiz .Bunlardan biri Abdus b. Malik’in İmam Ahmed hakındaki risalesidir ki bunu Tabakat’l Hanabile (1/241) de İmam İbn Ebi Yala, Şerhu İtikad (1/156) da İmam Lalkaî ve Menakibu İmam Ahmed (sh.216) ‘de İbn Cevzî ve başkaları rivayet ettiler.[258]



Bu konuda ayrıntılı bilgi için “el-Mesailu ve’r Resailu’l Merviyye an İmam Ahmed fi’l Akide” isimli esere müracaat edilebilir.[259]



İmam Lalkaî senedi ile Abdus b. Malik’den şöyle rivayet etti. Abdus şöyle dedi: İmam Ahmed b. Hambel’in şöyle dediğini işittim: “Bizde usulu’s sünnet şudur: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ashabının görüşlerine sarılmak, onların yolundan gitmek ve bidatleri terketmektir. Çünkü her bidat bir dalalettir... Aynı zamanda husumeti, heva ehli ile beraber olmayı, cidali ve din hususunda husumeti terk etmektir. Sünnet, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in sözleri, Kur’an’ın tefsiri ve delilleridir. Sünnette kıyas olmaz, misal verilemez. Sünnet akıl ve heva ile idrak edilemez. Bilakis o ittiba ve hevayı terkten ibarettir.



Sünneti lazime'den bir de hayrı ve şerri ile kadere iman ve bu konuda varid olan hadisleri tasdiktir. Kişi inandığı halde bundan bir haslet terk ederse bunun ehlinden değildir. Bu konuda niçin ve nasıl soruları sorulmamalı, sadece iman ve tasdik edilmelidir. Bu konuda varid olan hadisin tefsiri bilinmese dahi akla uyuyor ise ona iman ve teslimiyet gösterilmelidir. Kader ve ruyet konusundaki bazı hadisler bu kabildendir. Sikattan geldiği halde akla aykırı gözüken hadislere de yine iman etmek ve bu konuda tartışma ve cedele girmemek gerekir. Kader, Ruyet ve Kur’an ve diğer sünnet meselelerinde kelam yapmak mekruh ve yasaktır. Kelamcı bazı sözlerinde isabet etse de, kelam ve cidalı terk edip, hadislere uymadıkça ehli sünnet değildir. Kur’an Allah’ın kelamıdır ve mahluk değildir. Bu konuda bidate sapanlarla kesinlikle tartışmaya girme. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’den gelen sahih hadislerde geldiği gibi kıyamet günü Allah’ın görüleceğine (ruyet) ve Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Rabbini gördüğüne inanmak gerekir. Bu konudaki hadisler sahihtir. Katade İkrime’den O da İbn Abbas’dan rivayet etti. Ve Hakem b. Üban İkrime’den O da İbn Abbas’dan rivayet etti. Ve yine Ali b. Zeyd Yusuf b. Mihran Oda İbn Abbas’dan rivayet etti. Bizice hadis Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’den geldiği gibi zahiri üzerinedir ve bu konuda kelam etmek bidattir. Geldiği gibi zahirine inanırız ve bu konuda kimseyle tartışmayız.



Kıyamet günü mizanına yani insanların amellerinin tartılacağına inanırız. Biz eserde de[260] varid olan bu hususa inanır ve bunu tasdik ederiz, inkar edenlerden yüz çevirir ve onlarla bu konuda bir tartışmaya girmeyiz. Ve yine Allah’ın kıyamet günü, O ve kulları arasında hiçbir tercüman bulunmaksızın, kullarıyla konuştuğuna inanır ve bunu tasdik ederiz.



Ve yine Havz’a ve hadislerde geldiği gibi Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ümmetini etrafında topladığı, genişlik ve uzunluğu aynı olan büyük bir havuzu olduğuna inanırız.



Kabir azabına ve ümmetin kabirde fitneye maruz kalacağına, Allah’ın dilediği ve irade ettiği şekilde Münker ve Nekir melekleri tarafından iman, İslam, Rabbinin ve peygamberinin kim olduğu konularında sorgulanacağına iman ve tasdik ederiz.



Ve Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şefaatine iman ederiz.



Bir topluluğun eserde de geldiği gibi, Allah’in dilediği şekilde cehennemde yanıp kömürleştikten sonra, cennete gireceklerine iman ederiz.



Deccal’in iki gözü arasında “kafir” olarak yazılmış olduğu halde geleceğine ve bu konuda varid olan hadislere İsa (as)’ın inip onu öldüreceğine iman ederiz.



İman söz ve ameldir, artar ve eksilir. Hadislerde şöyle varid olmuştur:



“Müminlerin ahlak bakımından en kamili, ahlak bakımından en güzel olanlarıdır.”[261]



“Kim namazı terk edere muhakkak ki küfretmiş olur”.



Namaz dışında terki küfür olan başka hiçbir amel yoktur. Kim namazı terkederse o kafirdir ve öldürülmesi helaldir.



Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’den sonra bu ümmetin en hayırlısı Ebu Bekr es-Sıddik, sonra Ömer b. Hattab sonra da Osman b. Affan’dır. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ashabı gibi, biz de o üçünü takdim ederiz.



Bu üçünden sonra üstünlük beş kişilik şura heyetindedir ki onlar da şunlardır: Ali b. Ebi Talib, Zübeyr, Talha, Abdurrahman b. Avf, Sad b. Ebi Vakkas. Bunların tamamı Hialafete ehil ve imam zatlardır. Bu konuda İbn Ömer’in hadisi delildir:



“Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) hayatta iken dahi ümmetin efdali olarak Ebu Bekr sonra Ömer sonra Osman’ı görürdük ve sonraki konusunda sukut ederdik.”[262]



Şura ashabından sonra fazilet sırasında, Bedir ehli Muhacirler ve sonra da Bedir ehli Ensar gelir. Onlardan sonra da Müslüman olma ve hicret etme önceliğine göre Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in diğer ashabı gelir. Velev ki bir saat dahi Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in sohbetinde bulunan veya gören kimse Onun sahabesi sayılır. Bunlar arasındaki fazilet müslüman olma önceliği ve daha fazla sohbetinde bulunma önceliğine göredir. İman ettiği halde gözleriyle bir saat dahi Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’i görme şerefi kazanmış an alt derecedeki bir sahabi dahi, tabiinin en üst derecesinde bulunan bir müslümandan daha faziletlidir.



İmamları dinleyip itaat etmek gerekir. Emiru’l Müminin: Müttaki veya facir, hilafet makamına oturan ve insanlar tarafından kabul edilip, rıza gösterilen kimsedir. Kılıç zoruyla bu makama geçen kişi de Emiru’l Müminin olarak isimlendirilir. Takvalı veya günahkar olsun, Emiru’l Mümininle beraber cihad etmek kıyamete kadar bakidir ve yürürlüktedir; terkedilemez.



Fey’in dağıtımı ve hadlerin ikamesi İmam’ın yetkisindedir. Bu konuda kimsenin onlara karşı çıkma hakkı yoktur. Zekatların da onlara verilmesi caiz ve uygundur. Müttaki veya asi olsun, zekatlarını onlara veren sorumluluğunu yerine getirmiş olur. Cuma namazını iki rekat olarak onların veya görevlendirdikleri şahsın arkasında kılmak caizdir. Kim Cumayı onların arkasında kıldıktan sonra tekrar iade ederse bidat işlemiş ve sünnete muhalefet etmiştir. Cuma namazının faziletinden yoksun kalmıştır. Sünnet, cumayı Müttaki veya facir imamın arkasında iki rekat olarak kılmak ve bunun tam olduğuna inanmaktır. Bu konuda şüpheye kesinlikle yer yoktur. Herhangi bir şekilde hilafeti elinde bulunduran ve insanların da kendisini halife olarak benimsedikleri müslümanların imamına isyan bayrağı kaldırmak caiz değildir ve sünnete aykırıdır. Asi bu hal üzere ölürse cahiliyye üzere ölmüş gibidir. Sultana karşı çıkmak ve onunla savaşmak hiç kimseye helal değildir. Bunu yapan kimse sünnete muhalif bir bidatçidir. Malı ve canına karşı saldırıya uğrayan kişinin kendini savunması ve bu yolda savaşması caiz ve haktır. Fakat kaçan saldırganları takip etme ve yakalama işi, müslümanların İmamı ve diğer yöneticilerine aittir. Canını ve malını savunurken öldürülen kişinin, hadislerde de geçtiği gibi şehid olarak gitmiş olduğu umulur. Bu konudaki naslardan şu hükümler anlaşılmaktadır: Saldırıya uğrayanların saldırgan bağilerle savaşmaları caizdir. Fakat kaçtıkları zaman onları takip etmek veya yenildikleri zaman öldürmek veya had uygulamak şahısların hakkı değildir. Esir alınan bağiler, muhakeme edilmek üzere yöneticilere teslim edilir.



Kıble ehlinden muayyen kimsenin kesin olarak cennete veya cehenneme gireceğine şehadet etmeyiz.



Fakat salih amel sahibinin cennete gireceğini ümid eder ve cehenneme girme ihtimalinden de korkarız. Günahkarların da cehenneme girmesinden korkar fakat aynı zamanda onlar için rahmet ümid ederiz. Günah işleyen cezasını görür, tevbe eden affolunur. Allah kullarının tavbelerini kabul eder ve günahlarını bağışlar. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in haber verdiği gibi, işlediği suçtan dolayı dünyada kendisine had uygulanan kimseye bu had günahından kefaret olur. Günahlara dalıp, tevbe etmeden ölen kimsenin işi Allah’a kalmıştır; dilerse ona azab eder ve dilerse de affeder. İtiraf ettiği veya delillerle tesbit edildiği zaman zina eden evli kimselerin recmedilmeleri haktır. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ve Raşid Halifeler recm cezasını tatbik etmişlerdir. Herhangi bir sebepten dolayı Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ashabına saygısızlık eden veya onlara kin besleyen kimse bu tavrından vazgeçmedikçe bidat ehlindendir. Nifak (münafıklık), Allah’tan başkasına taptığı ve inanmadığı halde inanıyormuş gibi görünmektir ki bu da kesin küfürdür. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) dönemindeki münafıklar da böyle yapıyorlardı. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de şöyle buyurmuştur:



“Şu üç haslet kimde bulunursa o münafıktır...”[263]



Bu ve aşağıdaki şu sahih hadislerin tefsirlerini bilmesek de bunlara iman ederiz.



Bu nevi hadislerden bazıları şöyledir:



“Benden sonra birbirinizin boynunu vurarak küfre dönmeyin.”[264]



“İki müslüman kılıçlarıyla karşı karşıya gelirlerse katil de maktul da cehennemdedir.”[265]



“Müslümana sövmek fısk ve onu öldürmek küfürdür.”[266]



“Kim kardeşine ‘Ey kafir’ derse ikisinden biri kafirdir.”[267]



“Nesebden teberrü eden küfretmiştir, incelse de.”[268]



Bu ve benzer diğer sahih hadislere bir açıklama getiremesek de iman ederiz; fakat bu konuda kimseyle tartışma ve cedele girmeyiz.



Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in de hadislerinde buyurduğu gibi, cennet ve cehennem mahlukturlar ve halen yaratılmış olarak mevcutturlar:



“Cennete girdim ve bir saray gördüm”, “Ve kevseri gördüm”, “Cehenneme baktım ve içindekilerin çoğunun kadınlardan olduklarını gördüm”.



Kim cennet ve cehennemin yaratılmadığını iddia ederse Kur’an’ı ve Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ‘in hadislerini yalanlamış olur. Bu kişinin cennet ve cehenneme inandığını sanmıyorum. Kıble ehlinden ölen kimsenin cenaze namazı kılınır ve onun için mağfiret dilenir. Büyük veya küçük günahlarından dolayı hiçbir kıble ehlinin cenaze namazı terk edilmez. Hesabı ise Allah’a kalmıştır.



İki: İmamı Ahmed’in İtikadı ile ilgili olarak aktaracağımız ikinci metin, İmam Ahmed’in Müsedded b. Müserhed’e göndermiş olduğu risaledir ki İbn Teymiyye bu risale hakkında şöyle dedi: “Bu risale hadis ve sünnet ehli arasında oldukça meşhurdur. Alimler bu risaleyi hüsnü kabulle değerlendirmişlerdir. Abdullah b. Batta İbane isimli kitabında zikretti ve Kadı Ebu Yala gibi birçok alim buna itimad ettiler.[269]



Risale şöyle başlıyor: Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla başlarım.



Her zaman diliminde, sapıtanları hidayete çağıran, kötülükleri nehyeden, Allah’ın kitabı ile ölüleri, Peygamberinin sünneti ile de cahalet ve riddet ehlini dirilten alimler var eden Allah’a hamd olsun. İblis’in katlettiği nice insanları onlar ditilttiler. Sapıtmışları yola getirdiler. Aşırıların ve bidatçilern dine yönelik tahriflerini onlar düzelttiler. Fitneyi onlar giderdiler. Fitne ehli Kitab’da ihtilaf ettiler ve Allah hakkında ileri geri konuştular ki Allah (cc) zalimlerin dediklerinden münezzeh ve yücedir. Her saptırıcı fitneden Allah’a sığınırız. Salat ve selam Peygamberiz Muhammed’in ve âlinin üzerine olsun! Bundan sonra:



Allah bizi ve sizi razı olduğu şeyler üzerine sabit kılsın ve gazab ettiği her şeyden sakındırsın. Ve yine bizi ve sizleri, Onu bilenlerin ve Ondan korkanların amelleri gibi amel işlemeye muvaffak kılsın! Size ve kendi nefsime yüce Allah’ın takvasını, sünnet ve cemaate sarılmayı tavsiye ederim. Buna muhalefet edenlerin başlarına neler geldiğini biliyorsunuz. Bize Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle dediği ulaştı: “Allah kulunu sarıldığı bir sünnet sebebiyle cennete girdirir.” Size hiçbir şeyi Allah’ın kelamı olan Kur’an’ın önüne geçirmemeyi emrediyorum. Allah’ın kelam buyurduğu şey mahluk değildir. Geçmiş zamanlarla ilgili verilen haberler mahluk değildir. Levhi mahfuzda bulunan şeyler mahluk değildir. Mahluktur diyen Allah’a küfretmiştir. Bunlara tekfir etmeyenler kafirdir. Kur’an’dan sonra Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in sünneti ve ashabının ve onlardan sonra da tabiinin O’ndan rivayet ettikleri hadisler gelir. Peygamberlerin getirdiklerini tasdik etmekle sorumluyuz. Sünnete tabi olmak kurtuluştur. Sünnet tabaka tabaka ilim ehli tarafından bize nakledilmiştir. Cehm’in görüşlerinden sakınınız. O rey ve husumet sahibidir...



İman söz ve ameldir, artar ve eksilir. İyilik işlediğiniz zaman artar, kötülük ettiğiniz zaman da azalır. Kişi imandan islama çıkar ve tevbe ettiği zaman tekrar imana döner. Fakat İslam’dan yüce Allah’a şirke veya farzlarından birini inkara çıkmaz. Fakat ihmal ve tembellik yüzünden farzları terk edenlerin işleri Allah’a kalmıştır. Dilerse af, ve dilerse azab eder....



Hayrı ve şerri ile beraber kaza ve kadere iman ederiz. Tatlısı ve acısı Allah’tandır. Allah cenneti diğer halkı yaratmadan önce yarattı ve cennet ehlini yarattı. Cannetin nimetleri daimidir. Cennetin daimi olmadığını söyleyen kafirdir. Allah cehennemi ve cehennem ehlini yarattı.  Cehennemin azabı da daimidir. Allah (cc) bir topluluğu Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şefaati ile cehennemden çıkaracaktır. Cennet halkı Rablerini gözleri ile göreceklerdir. Allah Musa ile konuştu. İbrahim’i kendisine halil (dost) edindi. Mizan haktır. Sırat haktır. Peygamberler haktır. Meryem’in oğlu İsa Allah’ın kulu ve elçisidir. Havz ve şefaate iman ederiz. Arş ve kürsiye iman ederiz. Ölüm meleğine ve onun önce insanların ruhlarını kabz ettiklerine sonra da iman, tevhid ve elçilerden sorgulanmak üzere ruhları cesetlere geri iade ettiklerine iman ederiz. Sura üfleneceğine iman ederiz. Sur, İsrail’in üflediği boynuza denilir. Medine’de bulunan ve yanında Ebu Bekr ile Ömer’in bulunduğu bilinen kabir Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in kabridir. Kulların kalpleri Allah'ın parmaklarından iki parmağı arasındadır. Deccal bu ümmetin döneminde çıkacaktır. İsa b Meryem inerek onu Babu’l Lüdd’de[270] öldürecektir.



Ehli sünnet alimlerinin redettikleri şeyler, kötüdür. Tüm bidatlerden kaçının. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’den sonra gözler Ebu Bekr’den daha hayırlısını görmedi. Gözler O’ndan sonra, Ömer ve O’ndan sonra da Osman’dan daha hayırlısını görmedi.



(Ahmed şöyle dedi: İbn Ömer’in tafdil hadisinden dolayı Ebu Bekr, Ömer ve Osman der, sonra suküt ederdik.) Ahmed şöyle dedi: Vallahi bunlar raşid ve mehdi halifelerdir.



Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in cennetle müjdelediği on kişi şunlardır: Ebu Bekr, Ömer, Osman, Ali, Talha, Zübeyr, Sad, Said, Abdurrahman b. Avf, Ebu Ubeyde b. Cerrah. Namazda elleri kaldırmak ve imamın ‘veladdalin’ demesinden sonra cehri olarak ‘amin’ demek iyilik ve güzel davranıştandır. Müslümanların imamının salahı için dua edilir ve ona karşı silahlı eyleme geçilmez. Fitne döneminde savaşa iştirak edilmez. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)in cennetle müjdelediği on kişi dışında müslümanlardan hiç kimse için fülan cennettedir, fülan cehennemdedir denilemez.



Allah kendini nasıl vasfediyorsa siz de O’nu öylece vasfedin. Allah’ın kendinden nefyettiğini siz de O’ndan nefyedin. Heva ehli ile cidale girmekten ve Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ashabı hakkında sui zandan kaçının. Onların aralarında geçen kötü olayları değil, faziletlerini konuşun. Din konularda bidat ehline danışmayın ve onlarla yolculuğa çıkmayın.



Velisinin iznini almadan ve iki adil şahit olmadan nikah yapmayın. Muta nikahı kıyamete kadar haramdır. Müttaki ve facir imamın arkasında vakit, cuma ve bayram namazlarını kılınız. Ehli kıbleden vefat eden herkesin namazını kılınız. Onların hesapları ise Allah’a kalmıştır. Cihad veya hacca çıkan İmamla bereber çıkınız. Cenaze tekbiri dörttür. Eğer İmam Ali b. Ebi Talib gibi beşinci kez tekbir getirirse siz de onunla beraber tekbir getirin. Abdullah b. Mesud şöyle dedi: İmam tekbir getirdikçe siz de tekbir getirin. İmam Ahmed şöyle dedi: Şafii bu konuda bana muhalefet ederek şöyle dedi: İmam dörtten fazla tekbir getirirse namaz iade edilir. Şafii bu konuda Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in cenaze namazında dört tekbir getirdiği hadisini delil getirdi. Misafir için mesh üç gün ve gecedir. Mukim için ise bir gün ve gecedir. Gece ve gündüz namazları ikişer ikişer kılınır. Bayram namazından önce nafile namaz kılınmaz. Mescide girdiğiniz zaman iki rekat tahiyyetu’l mescid namazı kılmadan oturmayın. Vitir tek rekat ve ikamet teklidir.



Ehli sünneti sev. Allah bizi ve sizi İslam ve sünnet üzerine öldürsün. Bizi ve sizi ilim ile rızıklandırsın, sevdiği ve razı olduğu ameller işlemeye muvaffak kılsın.[271]